7 Ocak 2017 Cumartesi

ORUMCEK AGINDAKI KIZ (The Girl in the Spiders' Web)


İsveç yazar Stieg Larsson'ın ölümünden sonra, seriyi devam ettirmek isteyen David Lagercrantz'ın eseri Örümcek Ağındaki Kız 514 sayfadan oluşuyor. Kitabın yazı puntosunun önceki üç kitaba göre küçük olması okunacak süreyi uzatıyor.

"Halkı gözetleyenler, en sonunda halk tarafından gözetlenirler".

Karakter Künyesi

August : Otistik bebek
Hanna : August'un annesi
Frans Balder : August'un babası
Lasse Westman : August'un üvey babası
Ove Levin : Mikael'in gazeteci arkadaşı
Gabriella Grane : Sapo ajanı
Jan Holtser : Katil

Millennium Dergisi'nin büyük haberi Wennerstörm olayından sonraki on yıl boyunca dergi hızla değer kaybetmiş ve düşük tiraj nedeniyle de Mikael'in eskisi kadar iyi olmadığı yönünde birçok eleştiri kol geziyor. Vanger şirketi iç çatışmalar nedeniyle parçalandığı için yönetim kurulu üyesi olan Harriet, dergiye maddi destek sağlayamıyor bu yüzden Mikael istemese de, hisselerin yüzde otuzu Serner Holding'e satılıyor. Erika, büyük bir atlatma haber yapabilirlerse dergiyi kurtarabileceklerini düşünüyor.

Amerika'nın ulusal güvenlik ajansı olan NSA son zamanlarda güvenlik bahanesiyle tüm vatandaşların özel hayatına kadar gözetleme hakkını kendinde buluyor. Halkın bundan haberi olmaması ile birlikte hacker cumhuriyeti bunun bilincinde ve Lisbeth hacker takma adı olan Wasp ile NSA'nın sistemine sızmayı başarıyor. Fakat içerdeki bilgilere ulaşabilmesi için kriptolu güvenlik sistemini çözebilmesi gerek. Bunun için uzun süre uğraşıyor fakat sistemi açamıyor.

Frans Balder, eşinden boşandıktan sonra işi ile ilgilendiği için otistik çocuğunun vekaletini almamış. Eşinin yeni kocası Lasse, alkolik ve şiddet bağımlısı biriymiş. Zaman zaman karısı Hanna'yı ve oğlunu dövüyormuş. Frans Balder'den aldıkları nafakayı da kendisi yiyormuş.
Frans Balder bir gün işyeri olan Solifon'dan ayrıldıktan sonra vicdan azabı çektiği için oğlunu kendi yanına almaya gidiyor. Bu duruma ilk önce sevinen Lasse, çocuktan kurtuldum diye düşünürken bir daha nafaka alamayacağı aklına geliyor ve çocuğun gitmesine izin verdiğine pişman oluyor.

Frans, oğlunu evine getirip onunla vakit geçirmeye başlıyor ve onun aslında "savant" denilen türden bir otistik olduğunu farkediyor. Savantlar, fotografik belleğe sahip olan dahiler olarak biliniyor. August, gördüğü anları birebir şekilde kağıda çizebiliyor. Üstelik savantlarda çok nadir görülen matematik dehasını da ortaya çıkarıyor ve iletişimini sadece resim ve rakamlarla sağlıyor. Bunlar dışında kimse ile tek bir kelime konuşamıyor.

Frans, Solifon'da çalıştığı dönemde, insanlardan daha akıllı olan bir sistem geliştirmiş ve bu keşfinin peşinde olanlar onun laptop'unu ele geçirmek istiyor. Güvenlik tehditini ortadan kaldırmak isteyen Gabriella, Frans'ın evine alarm sistemi kurduruyor ve herhangi bir tehlike anında ona bodrum katına inmesini söylüyor. Kapısında polislerin nöbet tuttuğu bir akşam, Frans oğlu ile ilgilenirken Lasse çocuğu almak üzere eve doğru gizlice yürüyor. O sırada, Frans tüm emeğinin içinde bulunduğu icadını çalınmasını ve yayılmasını istemediği için bir çırpıda siliyor ve hemen peşinden bu bilgileri paylaşmak için Mikael'i arayıp evine davet ediyor. Mikael o akşam eve doğru gelirken uzaktan Lasse'yi görüyor.
Frans, evin camının yere indiğini duyunca dönüp bakıyor ve katili ile yüz yüze kalıyor, katil onu vurmak üzereyken "O hiçbir şey anlamıyor" diyor. Katil onu vurduktan sonra çocuğu görüyor ve Frans'ın sözüne inanarak çocuğu öldürmeden kaçıyor.

Polisler Mikael ile birlikte olay yerine intikal ediyorlar ve Mikael'i sorguya çekiyorlar. August krize giriyor ve resim çizmeye başlıyor fakat polislerin onu çocuk kliniğine götürmeleri sırasında resim yarım kalıyor. Mikael bu resmi yanına alıyor ve incelerken olay anını birebir çizdiğini farkediyor fakat yarım kaldığı için katili tanımlayamıyor.

August klinikte kalırken olayı öğrenen Lisbeth internet üzerinden katili takibe başlıyor. Katilin patronu olan kadın çocuğun kesinlikle öldürülmesini emrediyor. Mailleri okuyan Lisbeth, August'un klinikten çıkacağını öğreniyor ve bunun aslında onu öldürmek için yapacaklarını anlıyor. Kararlaştırılan saatten önce kliniğe yetişmeye çalışan Lisbeth klinik binasının kapısına yaklaştığında otomatik kapı açılıyor ve August görünüyor. Lisbeth, onu görür görmez üzerine atlıyor ve yaralanıyor. Yoldan o sırada geçen arabaya atlayıp Mikael'den nereye saklanacağı konusunda yardım istiyor. Mikael ona Gabriella'nın sığınak evini tarif ediyor ve Lisbeth August ile birlikte oraya gidiyor. Burda kaldıkları süre boyunca Lisbeth ona çarpanlara ayırmayı öğretiyor. Yaralı omzunu iyileştirmeye çalışırken de August'un önüne kağıt kalem koyuyor ve "Bugün dinlen, yarın sabah ilk iş o katilin resmini çizeceksin anlaşıldı mı?" diyor. Çocuk o akşam babası ve yanındaki bir adamın onu dövdüğünü resmediyor, ertesi sabah da Lisbeth'in istediğini yapıyor!

Mikael yolda yürürken karşısına güzel bir kadın çıkıyor ve konuşmaya başlıyor. Kadın ilginç bir şekilde Mikael'e tanıdık geliyor fakat Mikael bir türlü çıkaramıyor. Kadının davranışları onda soru işareti oluşturuyor ve biraz düşündükten sonra onun Lisbeth'in kız kardeşi Camilla olduğunu çözüyor. Bunun üzerine, Lisbeth'in eski vasisi Palmgren'in yanına gidip ondan Camilla hakkında bilgi alıyor.
Camilla'nın küçülüğünden beri babası Zala'ya özendiğini ve Lisbeth'ten intikam almak için onun hacker ekibine rakip bir ekip yarattığını öğreniyor. Mikael böylece, Camilla'nın Lisbeth ve August'un peşinde olduğunu anlıyor.

Birkaç gün sonra, katilin patronu olan kadın, Camilla, ekibi ile birlikte sığınağa saldırıyorlar. August'un çığlığı üzerine Lisbeth hızla hareket edip katilin üstüne atlıyor ve onu etkisiz hale getiriyor. O anda, uzaktan kısa bir süre kız kardeşini görüyor ve çocuk ile birlikte bahçedeki bir çukura saklanıyor. Onları bulamayan Camilla ve askerleri başarısız bir şekilde geri dönüyor.

Lisbeth, August'u annesinin evine götürüyor ve o sırada evde olan Lasse'yi korkutarak kovuyor. Lisbeth kapıdan çıkarken August ona "Gitme" diyor. Böylece Lisbeth çocuğun konuştuğu tek kişi oluyor. Lisbeth ona "kendine bakabilirsin, sabahki çığlık için teşekkürler" diyerek evden çıkıyor. Sonra August ve Hanna'yı yurtdışına gönderiyor.

Lisbeth, NSA'nın sistemini hackleyebilmek için uğraşırken Hanna'yı arayıp ona August'a bir çarpanlara ayırma sorusu sormasını ve cevabını söylemesini istiyor. August'un cevabı sayesinde Lisbeth imkansızı başarıyor ve sisteme giriyor!

Milennium dergisi bu cinayetin arkasında yatan büyük atlatma haberi yazıyor ve yüksek tiraj yakalıyor. Dergi kendi bağımsızlığına kavuşurken Mikael de hala başarılı olduğunu kanıtlamış oluyor.
Mikael eve döndüğünde Lisbeth'in merdivenlerde onu beklediğini görüyor. Lisbeth ona, ziyaretine gelmiş olmasına rağmen onun evde olmamasının bir skandal olduğunu söylüyor :)

Analiz:

Kitabın ilk yarısında hikayenin içine tam giremedim. Yazar konuyu sonlandırmakta biraz zorlanacak gibi geldi ve Stieg Larsson'ın yazım tarzını ilk 250 sayfa boyunca arattı. Fakat kitabın yarısından sonrası o kadar sürükleyici ve heyecanlıydı ki Stieg Larsson'ın resmen önüne geçti. Hatta hikayenin sonunda duyguları o kadar güzel yansıtmış ki, son sayfalarda yüzüm gülünce Stieg Larsson'dan daha iyi bir iş çıkarmış olduğuna karar verdim. Bir kişinin başladığı seriyi bu kadar başarılı bir şekilde devam ettirmek zordur o yüzden yazarı takdir ettim.

Önceki kitaplarda olduğu gibi bunda da çok sayıda karakter ve isme yer verilmişti. Çok fazla ismi aklımda tutmaya çalışmak beni okurken çok yoruyor ve kimi gerçekten bilmeye ihtiyacımız var onu da ayırt edemediğim zaman konsantrasyonum dağılıyor. Bu serinin bir tek bu özelliğini sevmiyorum sanırım.

Lisbeth'in August ile olan ilişkisi çok doğal ve komik geldi bana, çok hoşuma gitti. İkisi de savant olduğu için iyi anlaşabilmeleri çok mantıklı.

Yazar, üçüncü kitaptan sonra aradan uzun yıllar geçtiğini kitapta hissettirmiş ve hikayeyi günümüz koşullarına göre yazmış ve seriyi beşinci kitap ile devam ettirebilir diye düşünüyorum.

Kitap Puanım: 8.8 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder