Renee Carlino'nun eseri "Sahip Olduğum Tek Şey" 330 sayfadan oluşuyor. Aslında kitabın adının orjinal karşılığı bu değil fakat çevirmen ilk sayfalarda yazan "sahip olduğum tek şey benim" öğretisinden yola çıkmış. Orjinal karşılığı ise "Buradan Başka Heryer".
Kapak resmi orjinaline yakın olmuş. Resmin romantik ve hayat dolu bir ruhu var.
Hikaye Amerika'da geçiyor.
Chicago'nun tanınmış gazetelerinden biri olan Chicago Crier'de çalışan Kate bir süredir etkileyici bir hikaye yazamıyor. Yakın zamanda annesini kaybettiği ve Stephen ile ilişkisinde mutlu olmadığı için yöneticisi Jerry ve iş arkadaşı Beth ona bu zor döneminde destek oluyor.
Jerry, başarılı bir iş adamı ve hatta teknik bir deha olan Ryan Lawson'ın (R.J.Lawson) Napa Vadisi'ndeki şaraphanesi hakkında haber yapmak istiyor. Burada üretilen şarapların ödül almasının arkasındaki sırrı ortaya çıkarması için Kate'i oraya gönderiyor.
Araba kullanmayı pek fazla bilmemesine rağmen uçaktan indiğinde onun adına bir araç kiralanmış olduğunu görüyor. Yolda GPS'ini açarak Napa vadisine stresle ilerliyor. Şaraphaneye yaklaştığında acemiliğinden dolayı yolda duran bir kamyonete çarpıyor. Kamyonetin sahibi Jamie uzaktan yaklaşırken Kate onu çok yakışıklı ve etkileyici buluyor ve Jamie şaraphanede çalıştığı için Kate'i kamyonetiyle R.J.Lawson'ın ofisine götürüyor.
Kate, RJ Lawson ile röportaja başlıyor. Ona sorduğu sorular karşısında düzgün cevaplar alamadığı gibi bir de sarkıntılıklarına maruz kalıyor. Çıkışta Jamie şarapları tattırmak için Kate'e eşlik ediyor ve daha ne kadar burda kalacağını soruyor. Kate boş bulunup bir süre daha burda olduğunu fakat bir ilişkisi olduğunu söylüyor. Jamie, burda kaldığı süre boyunca iyi bir haber yapabilmesi için ona etrafı gezdirmeyi düşündüğünü söyleyince Kate çok utanıyor.
Otel odasına döndüğünde ilgisizliğinden tepesi attığı için Stephen'a mesaj atıyor ve sevgisiz tavırları ile karşılaşınca ondan ayrılıyor. Kate odanın kapısını açıyor ve karşısında Jamie'yi görüyor. Jamie onu sıcak havuza götürüyor ve ilgisini belli etmeye başlıyor.
Kate röportajı tamamlayabilmek için R.J.Lawson'a dört soruluk bir mail atıyor ve dahi çocuk R.J. ona kendisi hakkında güzel bir makale yazıyor. Yazacağı yazıya oldukça yardımı dokunacağını düşündüğü bu makale sayesinde iş stresi azalıyor. Amacına ulaştığı için Chicago'ya dönmesi gerektiğini düşününce içini bir hüzün kaplıyor.
Jamie ertesi gün Katy'yi üzümlerin ezildiği yere götürüyor ve üzümleri nasıl özel yetiştirdiklerini anlatıyor. Ardından akşam yemeğine çıkıyorlar ve Katy onu daha yakından tanıyabilmek için kendisini anlatmasını istiyor. Katy kendisini anlatırken de sevgilisinden ayrıldığını söylüyor. Aralarındaki etkileşim Jamie'nin ilgili ve şefkatli davranışları ile devam ediyor ve karaoke'ye gittikleri gece birbirlerine hoşlandıklarını itiraf ediyorlar.
Hayır işi için barınağa gittikleri gün Jamie ona bir hediye almıştı. Mücevher kutusundaki antika kolyeyi verirken "Senden önce hiçbir kadın olmadı ve senden sonra da başka bir kadın olmayacak". dedi.
Jerry gelişmeleri öğrenmek için Kate'i aradı ve yeni ilişkisini sordu. Kate, Jamie'ye tutulmaktan korkuyordu ve bunu farkeden Jerry onu telkin etti.
"Korkma. Tüm o kemikler, kan ve yaşadığın duygular seni insan yapan ve canlı kılan şeyler. Ben hayatımın insanını bulduğum için çok şanslıyım ama bunun nedeni beni eşsiz kılan şeyleri içimde tutmamam gerektiğini öğrenmiş olmam. Aksi halde hayatının insanını asla bulamazsın, aksi halde kim olduğunu unutacaksın. Eğer sen kim olduğunu göremezsen, o hiç göremez. Bırak o seni tutsun".
Jamie o akşam, Katy'yi ahır dediği evine götürdü ama Katy evin çok güzel olduğunu görünce sindirmek için etrafına iyice bir göz gezdirdi. Jamie'ye soyadının ne olduğunu sordu ama cevap alamadı. O gece ilk kez birlikte oldular. Kate gece bir ara gözlerini açtığında Jamie'nin yatağın ucunda elleri başında oturuyor olduğunu gördü. Sorunun ne olduğunu sordu ama Jamie cevap vermek yerine Katy'yi tekrar öpmeye başladı. Kate sabah uyandığında yalnızdı. Lobiyi arayıp, arkadaşı Susan'a onun nerede olduğunu sordu. Susan, "Jamie gitmek zorunda kaldı, nedenini sana söyleyebileceğimi sanmıyorum" dedi. Kate bu duruma çok üzüldü ve çok sinirlendi. Şaraphane ile ilgili makaleyi Jerry'ye gönderdi ve Chicago'ya geri döndü. Makalede R.J.Lawson acımasızca eleştirilirken, şaraphanenin güzelliği de gözler önüne serilmişti. Jerry yazıyı çok beğendi ve yayınlamaya karar verdi.
Kate, komşusu ve kardeşi gibi sevdiği Dylan ile konuşurken Steven ile karşılaştılar. Steven'ın yanında başka bir kadın vardı ve Steven onlara bakarken Dylan birden Kate'in dudaklarına yapıştı. Elele tutuşarak asansöre bindiler ve kahkahalara boğuldular. Dylan, Steven'ın bunu hak ettiğini söyledi.
Kate işyerine döndüğünde sevinçle karşılandı. Ona R.J.Lawson ile ilgili birkaç haftalık araştırma dosyası verdiler. Tüm sayfaları çöpe atacakken gözüne bir başlık takıldı. "R.J.Lawson'ın babası 68 yaşında hayata gözlerini yumdu". Kate babasının ölümünden sonra onunla ilgili onur kırıcı bir yazı yayınlayacağı için huzursuz olmuştu. Haberin devamında Lawson'ın bağışta bulunduğu organizasyonların listesi vardı. Bunlardan biri de Jamie ile birlikte hayır işi için gittikleri barınağın adı vardı! Alttaki aile fotoğrafını ise Jamie'nin evinde görmüştü! R.J.Lawson aslında Jamie'ydi!
Şaraphaneden ayrıldığı sabah temizlikçiler etrafı Kate'den önce temizlemişlerdi. Tüm kağıtları bir araya toplamışlardı ve Jamie'nin Kate'e bıraktığı not araya karışmıştı. Kate notu görünce ağlamaya başladı:
"Katy, meleğimKate binadan hızlıca çıktı ve karşısında Jamie'yi gördü! Babasının cenazesinden sonra hemen yanına gelmişti. Kate ona yalancı olduğunu ve onun yüzünden yalan bir makale yayınlayacağını, kariyerinin mahvolduğunu söyledi. R.J.Lawson sandığı, röportaj yaptığı kişinin kim olduğunu sordu. Jamie, Bradley adında bir arkadaşı olduğunu ve ona güvendiği için pişman olduğunu söyledi. Kendisi özelini paylaşmak istemediği ve şaraphanede rahatça gezip kendi gibi olabilmek istediği için bir gazeteci ile tanışmaktan korktuğunu açıkladı. Bu yüzden kendini saklama gereği duymuştu ama Kate'e aşık olacağını hesaba katmamıştı. Kate'e "neden gittin?" diye sorunca Kate notunu az önce gördüğünü söyledi ve birlikte olamayacaklarını söyleyerek uzaklaştı.
Portland'a gitmek zorundayım. Babam bir kalp krizi geçirmiş ve bunu atlatıp atlatamayacağını bile bilmiyorlar. Lütfen gitme. Eğer yarın geri dönemezsem sana bir araba gönderip buraya uçmanı sağlayacağım. Lütfen, lütfen gitme. Sana deliler gibi aşık olmamın yanı sıra sana anlatmam gereken çok önemli bir şey var".
Bir ay sonra, Jerry Kate'e mantıksız davrandığını, Jamie'nin onu yüzlerce kez aradığını söyledi. Aşk acısına dayanamayan Kate, Jamie'nin ona bıraktığı notun altına "Neden?" sorusunu yazıp postaladı. Jamie'nin bıraktığı sesli mesajları dinlerken telefonu çaldı. Jamie baştan dürüst davranmadığı için çok pişman olduğunu ve ona ihtiyacı olduğunu söyledi.
Birkaç gün sonra posta ile Jamie'nin cevabı geldi. Kate'in yazdığı "neden?" sorusunun altına yazmıştı cevabını: "Evlen benimle". Kate ağlamaya başladı ve mektubu Dylan'a gösterdi. Dylan ona kararının ne olduğunu sorunca işinden istifa edip Napa'ya gideceğini ve ona evet diyeceğini söyledi.
Jerry'ye bu güzel haberi verdi ve metroya bindi. Trende bir adam ona doğru yaklaştı ve boynundaki kolyeyi istediğini söyledi. Kate itiraz edince silahını çıkardı ve etraf karardı.
Gözlerini hastanede açtı, muhtemelen birkaç gündür uyuyordu. Jamie'yi doktorla konuşurken duydu. Doktoru, eğer başına aldığı darbe sonucu oluşan şişlik inmezse beyin ameliyatı geçirebileceğini söyledi. En iyi ihtimalle de bir hafta içinde taburcu olurdu. Daha sonra ziyaretine Beth, Jerry ve Dylan da geldi. Jamie ona neden kolyeyi adama vermediğini sordu, güvenlik kameralarından olay anını görmüştü.
Kate taburcu olduktan sonra da Jamie hep yanında kalıp onunla ilgilendi. Birlikte olmaya devam ediyorlardı fakat Kate saldırıdan önce aldığı evlilik teklifine ne karar verdiğini hatırlamıyordu. Dylan ona Napa'ya gitme planları yaptığını hatırlattı.
Bir gün Kate'in annesine ulaşabilmek için bir adam Kate'i aradı. Kate ona annesini kaybettiğini ve onun kızı olduğunu söyledi. Telefondaki kişi kendisinin annesinin eski sevgili olduğunu söyleyerek buluşma teklif etti. Buluşmada Paul Sullivan, annesi ile birbirlerine aşık olduklarını fakat annesinin onu terk edip başka bir adamla evlendiğini anlattı. Kate babasını hiç tanımıyordu ve annesinin geçmişi hakkında da birşey bilmiyordu. Samuel Morrison adındaki adamla evlendiğini öğrenince babasını tanımak için Jamie ile birlikte araştırma yapmaya başladılar. Jamie Samuel'in telefon numarasını buldu ve Kate'e onu araması için ısrar etti. Kate telefonda kendisini tanıttıktan sonra onun babası olduğuna inandığını söyledi. Samuel ona, "annenizle nişanlanmıştık ama sizin babanız olmadığımı kesinlikle kanıtlayabilirim çünkü biz hiç birlikte olmadık, annenizle tanıştığımda o zaten hamileydi" dedi. "Ben bu durumu kaldıramadım ve ondan ayrıldım ama ona hep destek oldum, sonra sizi doğurmak üzereyken babanızı bulmaya gitmişti fakat babanız hayatına devam ettiği için birşey yapamadı" diye ekledi. Kate parçaları birleştirmeye başlamıştı ve "babam Paul Sullivan mı? diye sordu, Samuel "evet sanırım öyle" dedi.
Kate Paul Sullivan'ı aradı ve ona babasının o olduğunu söyledi. Paul, buluştuklarında bunu hissettiğini ve eğer isterse onu ailesi ile tanıştırmaktan zevk alacağını söyledi. Kate artık kimsesiz değildi.
Noel akşamı Jamie ona bir yüzükle evlenme teklifi etti. Napa'da ailesinin de katıldığı bir törenle evlendiler. Katy, Jamiê'ye düğün hediyesini söyledi: "Bir bebeğimiz olacak".
Analiz:
Bu yazardan okuduğum ikinci kitaptı ve ilk kitap "İki Yabancı Olmadan Önce" bundan daha güzeldi, kurgusu farklıydı. Bu kitabın kurgusu çok orjinal olmamakla beraber üzerine çok da düşünülmemiş gibi geldi.
Kate'in babasını bulması güzel bir sürpriz oldu. Hikayedeki aşk ve duygular ise gayet güzel yansıtılmıştı. Kitabı okuduğuma pişman değilim, bu yazarı seviyorum. Yeni bir kitabını çevirirlerse onu da alıp okuyacağım. "Swear on This Life" adında bir romanı var. Onu da okumak istiyorum.
Hikaye sadece benim tarzıma hitap etmediği için puanını biraz düşük vereceğim. Onun dışında kolay okunabilen, sizi okurken yormayan, sıcak ve samimi bir aşk romanı olarak yorumlayabilirim.
Alıntılar:
"Parası umrumda bile değil, ben ona aşık oldum!". (Kate).
Puanım: 7.5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder