Jojo Moyes'in filme uyarlanmış olan ve çok satan eseri "Senden Önce Ben" 480 sayfadan oluşuyor. Yazı puntosu küçük ve bölümler arası boşlukların çok az olduğunu düşünürsek dolu dolu 480 sayfa okunduğunu söyleyebiliriz. Anlatım dili basit ve akıcı olduğu için sıkılmadan okunabilen bir kitap olmuş.
2007 yılında Will Traynor, motorsikletli birinin ona çarpması sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyor ve aynı zamanda kollarını da çok kısıtlı derecede hareket ettirebiliyor. Hayatına yemek yedirilerek ve tuvalete götürülerek devam etmek zorunda. Ayrıca bünyesel olarak da çok hızlı soğuk alarak öldürücü şekilde hasta olabilen bir yapısı var. Eskiden çok hareketli bir yaşamı olduğu için bu yeni durumuna alışamıyor.
İki sene sonra Louisa Clark'ın çalıştığı kafe kapanıyor. Ailesinin maddi durumu çok iyi olmadığı için yeni iş bulmak zorunda ve birkaç iş denemesinden sonra, geriye kalan tek iş olan, Will'in bakıcılık hizmetini yapmaya başlıyor.
Louisa evin küçük kızı ve 27 yaşında olmasına rağmen komik renkli kıyafetler giymeyi seviyor.
İlk günler, Will'in diğer bakıcısı Nathan, Lou'ya yardımcı oluyor.
Louisa, iş dışındaki zamanlarda antrenör sevgilisi Patrick'e koşu çalışmalarında eşlik ediyor ama atletik yapılı olmadığı için bu koşu anlarından hiç haz etmiyor.
Yeni işinin ilk iki haftası Lou için çok zor geçiyor. Will çok aksi ve mutsuz biri ve neredeyse hiç konuşmuyor. Lou işi bırakmak istiyor fakat kız kardeşi sözleşmesi dolayısıyla sadece altı ay dayanması gerektiğini söylüyor.
İki ay içinde Lou ve Will birbirlerine biraz daha alışmış olarak evde vakit geçiriyorlar.
Bir gün eski işyerinden Will'in arkadaşları, eve ziyarete geliyor. Eski kız arkadaşı ona diğer arkadaşı ile evlenmeye karar verdiklerini açıklıyor. Bu haberi Will anlayışla karşılıyor fakat onlar gittikten sonra fotoğraf çevçevelerini kırıp döküyor.
Bir gün Lou evde çalışırken, Will'in kız kardeşi Georgina geliyor ve Will'e bağırıp çağırmaya başlıyor. Ne olduğunu anlayamayan Lou tesadüfen Bayan Treynor ile Georgina'nın konuşmalarına kulak misafiri oluyor. Will'in aslında ötenazi istediğini ve bunu yapmaları için ailesine altı ay süre verdiğini öğreniyor. İşe ne için alındığını anlayınca Bayan Treynor'a bir mektup yazarak işi bırakıyor. Camilla Treynor mektubu görür görmez Lou'nun evine gidiyor ve ona geri dönmesi için dil döküyor.
Lou'nun kız kardeşi Katrine işi bıraktığını öğrenince, nedenini soruyor ve aldığı cevaptan sonra bir plan yapıyor.
Geriye kalan dört ay boyunca Will'e yaşamak istemesi için bir sebep vermek, hayatına bu şekilde de devam edebileceğini kanıtlamak.
Bu çözüm önerisi üzerine Lou, onu etkinliklere götürmek üzere araştırmalar yapıyor ve bir takvim hazırlıyor.
İlk önce at yarışına gidiyorlar fakat hava şartları ve Will'in sandalyesi gibi karşılaştıkları zorluklar daha da moral bozuyor. Eve döndüklerinde de Will, at yarışlarından nefret ettiğini ve onun fikrinin hiç sorulmadığını dile getiriyor.
Lou'nun doğumgününde, annesi kutlamaya eşlik etmesi için Will'i de akşam yemeğine davet ediyor. Erkek arkadaşı Patrick, Lou'ya güzel ama onun hiç tarzı olmayan bir kolye hediye ederken Will de en sevdiği arı desenli, siyah-sarı renkli çoraptan hediye ediyor.
Louisa'nın Will ile ilgilenmesini Patrick kıskanmaya başlıyor.
Louisa, Camilla'nın oğlunun ötenazi teklifini nasıl kabul ettiğini anlamıyor fakat daha sonra Camilla ile konuştuğunda, Will'in intihar girişiminde bulunduğunu, hergün bu korku ile yaşamanın kolay olmadığını ve Will'in ısrarları sonucu kabul etmek zorunda kaldığını öğreniyor.
Birgün Will'e konser davetiyesi geliyor ve Will, Lou ile birlikte konsere gidiyor. Amacı daha önce hiç böyle bir deneyimi olmayan Louisa'ya güzel bir akşam geçirtmek.
Louisa, kırmızı elbisesi ile gittiği konseri çok beğeniyor. Sosyalleşme çabaları sırasında, Will'in eski kız arkadaşının gönderdiği düğün davetiyesi üzerine Will herkesi şaşırtıp o düğüne katılmak istediğini söylüyor. Düğünde eski kız arkadaşı Will'in gelmesine çok şaşırıyor ve düğünün sonlarına doğru Lou içkiden dolayı cesaretlenerek Will'den onu kucağında döndürmesini istiyor. Salonun ortasında kahkahalarla eğlenen bu çifte herkes bakakalıyor.
Bir gün Will'in evine bir adam geliyor ve Will ile bir süre odada konuşup gidiyor. Adamın adını araştıran Lou, onun bir vasiyet uzmanı hukukçu olduğunu öğreniyor.
Louisa'nın hazırladığı yurtdışı tatiline gitmeye bir gün kala Will zatürre olup hastaneye yatıyor ve tatil planları suya düşüyor. Fakat Will iyileşip hastaneden çıktıktan sonra, on günlük başka bir plan yapıyorlar.
Bu sırada erkek arkadaşı Patrick'in teklifi üzerine, Lou, onun evine yerleşiyor.
Bu on günlük tatil planını Patrick görüyor ve Lou'nun, Will'in ölmek istediğini açıklamasına rağmen, bu tatilin hiç hoş olmadığını, gitmemesi gerektiğini söylüyor. Lou gideceğini söyleyince Patrick artık sevilmediğini anlıyor ve ilişkileri sona eriyor.
On günlük cennet gibi bir yerde geçirilen macera dolu güzel bir tatil sonrasında, Lou, Will'e onu sevdiğini ve bu şekilde de birlikte olabileceklerini söylüyor fakat uzun uğraşlar sonrası Will'i ikna edememiş bir halde eve dönüyor.
Ötenazi randevusuna bir gün kala Lou'nun evinin etrafını gazeteciler sarıyor. Lou, bu sır kalması gereken haberi onlara Patrick'in söylediğini anlayınca, ona telefon edip kızıyor.
Annesinin itirazlarına rağmen randevu günü Will'in yanında olmak isteyen Lou İsviçre'ye uçuyor. Tüm çabalarına rağmen onu ikna edemeyen Lou artık ikna etmeye çalışmaktan vazgeçiyor ve vakti geldiğinde Will gidiyor.
Arkasında bıraktığı mektupta, Louisa'ya hayatını dilediği gibi yaşaması için iyi bir tutarda çek verdiğini yazıyor ve son altı ayının hayatı boyunca geçirdiği en güzel altı ay olduğunu söylüyor. Louisa Will'in hayatını değiştirmek için uğraşırken aslında Will Louisa'nın hayatını değiştirmiş oluyor.
Analiz:
Kitabın gerçekçi olması hoşuma gitti. Aşk hikayesinden ziyade, engelli bireylerin yaşadığı zorlukları göstermeye yönelik bir hikaye olduğunu düşünüyorum.
Verilmek istenen mesaj, karşımızdakinin hayatına karışamayacağımız ve onların seçimlerine saygı göstermemiz gerektiği olmuş.
Hikayenin gidişatı zaten Will'in hayatını sonlandırma isteğinden vazgeçmeyeceği sinyalleri veriyordu. Hatta mantıklı açıklamalarıyla böyle bir tercih yapılmasına bile saygı duyuyorsunuz. Yine de bir mucize olur mu diye bekliyorsunuz.
Ben daha çok, güzel bir aşk hikayesi olduğu beklentisiyle okuduğum için biraz hayal kırıklığı yaşadım.
"Senden Sonra" isimli devam kitabında da Louisa'nın Will'in anısına neler yapacağını okuyacağız diye düşünüyorum.
Filmin fragmanında senaryo birebir aynı yazılmış gibi görünüyor.
Film Yorumu:
Filmi gerçekten çok beğendim. Kitabı okurken ağlamamıştım ama filmi izlerken gözlerim doldu. Kitaba çok sadık bir senaryo yazmışlar. Eksik kısımları vardı ama kitapta yazmayıp da senaryoya eklenmiş bir sahne yoktu. Özellikle, hikayenin en başı ve en sonu birebir aynıydı, bu da, okuyucuyu memnun ediyor.
Oyuncuları da çok başarılı buldum. Rollerin hakkını vermişler. Konuyu bildiğim halde filmi sıkılmadan izledim.
Şimdi eksik olan bölümlere bakalım:
1. Louisa'nın ablası ile olan ilişkisi çok yüzeysel gösterilmiş. Kitapta Lou, ablasının zekasına hayranlık duyuyor fakat bir yandan da ablası hayatını yaşayacak diye, kendisinin çalışıp para kazanmak zorunda olmasına çok içerliyor. Ablasıyla oda kavgası yapıyorlar ve önceliğin hep onda olmasına sinir oluyor. Bu saydıklarımın hiçbiri filmde yoktu. Filmde sadece iyi anlaştığı bir arkadaşı gibi gösterilmiş.
2. Will Traynor filmde yeterince asık suratlı ve mutsuz değildi. Kitapta ölmek istemesi için yeterince sebep gösterilmişti. Zatürre olduğunda ölümden dönmüştü ve çok sık hastalanıyordu. Bu olaylar filmde dramatik gösterilmemiş.
3. Birlikte at yarışına gittikten sonra Will aslında at yarışlarından nefret ettiğini söyleyerek, ona hiç fikrini sormadıkları için kızıyordu. Kendisinin bir birey olduğunu ve bir şeylerin dayatılmasının saygısızlık olduğunu ima ediyordu fakat filmde hiç böyle bir tepki göstermedi hatta eve dönünce gülümsüyordu, çok şaşırdım.
4. Will'in babası kitapta başka bir kadınla birlikte ve karısından boşanmak üzereydi. Will de bunun farkındaydı. Filmde birbirine bağlı bir aile imajı çizilmiş.
5. Kitapta, kaleye gezmeye çıktıklarında Lou labirentte kayboluyordu ve Will onu kurtarmaya geliyordu. Filmde böyle bir sahne yoktu.
6. Lou, Will'in aslında ölmek istediğini eve gelen kız kardeşinin bağırışmalarından duyuyordu. Filmde Will'in kız kardeşi yok:)
7. Lou gerçeği öğrenince işi bırakıyor ve Bayan Traynor onun evine giderek onu ikna ediyordu. Filmde Lou işi bırakmayı düşünse de bırakmadı.
8. Lou erkek arkadaşının teklifi üzerine onun evine yerleşmişti. Filmde Patrick'in evi gösterildi fakat Lou'nun orda yaşadığı söylenmedi.
9. Kitapta, Patrick Will'i kıskandığı için, saklaması gereken sırrı gazetecilere anlatıyordu. Gazeteciler Will'in ötenazi olacağını öğrenince Lou'nun kapısına dayanıyorlardı ve Lou Patrick'i arayıp kızıyordu. Filmde Lou, Will'in bu sırrını Patrick ile paylaşmadı bile.
10. Lou internette araştırma yapıp aslında bu şekilde de birlikte olabileceklerini öğrenip Will'i ikna etmeye çalışıyordu fakat filmde Lou'nun ikna çabaları kitaba göre daha azdı.
Benim dikkatimi çeken farklar bu şekildeydi. Diğer adaptasyon filmlere göre başarılı buldum o yüzden film puanını yüksek veriyorum:) Ayrıca film puanlarını verirken kesinlikle IMDB'ye bakmıyorum, sonrasında baktığımda, çoğunda, aşağı yukarı aynı puanı vermiş olduğumu görüyorum:)
Kitap Puanım: 7.1 / 10
Film Puanım: 7.5 / 10
2007 yılında Will Traynor, motorsikletli birinin ona çarpması sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyor ve aynı zamanda kollarını da çok kısıtlı derecede hareket ettirebiliyor. Hayatına yemek yedirilerek ve tuvalete götürülerek devam etmek zorunda. Ayrıca bünyesel olarak da çok hızlı soğuk alarak öldürücü şekilde hasta olabilen bir yapısı var. Eskiden çok hareketli bir yaşamı olduğu için bu yeni durumuna alışamıyor.
İki sene sonra Louisa Clark'ın çalıştığı kafe kapanıyor. Ailesinin maddi durumu çok iyi olmadığı için yeni iş bulmak zorunda ve birkaç iş denemesinden sonra, geriye kalan tek iş olan, Will'in bakıcılık hizmetini yapmaya başlıyor.
Louisa evin küçük kızı ve 27 yaşında olmasına rağmen komik renkli kıyafetler giymeyi seviyor.
İlk günler, Will'in diğer bakıcısı Nathan, Lou'ya yardımcı oluyor.
Louisa, iş dışındaki zamanlarda antrenör sevgilisi Patrick'e koşu çalışmalarında eşlik ediyor ama atletik yapılı olmadığı için bu koşu anlarından hiç haz etmiyor.
Yeni işinin ilk iki haftası Lou için çok zor geçiyor. Will çok aksi ve mutsuz biri ve neredeyse hiç konuşmuyor. Lou işi bırakmak istiyor fakat kız kardeşi sözleşmesi dolayısıyla sadece altı ay dayanması gerektiğini söylüyor.
İki ay içinde Lou ve Will birbirlerine biraz daha alışmış olarak evde vakit geçiriyorlar.
Bir gün eski işyerinden Will'in arkadaşları, eve ziyarete geliyor. Eski kız arkadaşı ona diğer arkadaşı ile evlenmeye karar verdiklerini açıklıyor. Bu haberi Will anlayışla karşılıyor fakat onlar gittikten sonra fotoğraf çevçevelerini kırıp döküyor.
Bir gün Lou evde çalışırken, Will'in kız kardeşi Georgina geliyor ve Will'e bağırıp çağırmaya başlıyor. Ne olduğunu anlayamayan Lou tesadüfen Bayan Treynor ile Georgina'nın konuşmalarına kulak misafiri oluyor. Will'in aslında ötenazi istediğini ve bunu yapmaları için ailesine altı ay süre verdiğini öğreniyor. İşe ne için alındığını anlayınca Bayan Treynor'a bir mektup yazarak işi bırakıyor. Camilla Treynor mektubu görür görmez Lou'nun evine gidiyor ve ona geri dönmesi için dil döküyor.
Lou'nun kız kardeşi Katrine işi bıraktığını öğrenince, nedenini soruyor ve aldığı cevaptan sonra bir plan yapıyor.
Geriye kalan dört ay boyunca Will'e yaşamak istemesi için bir sebep vermek, hayatına bu şekilde de devam edebileceğini kanıtlamak.
Bu çözüm önerisi üzerine Lou, onu etkinliklere götürmek üzere araştırmalar yapıyor ve bir takvim hazırlıyor.
İlk önce at yarışına gidiyorlar fakat hava şartları ve Will'in sandalyesi gibi karşılaştıkları zorluklar daha da moral bozuyor. Eve döndüklerinde de Will, at yarışlarından nefret ettiğini ve onun fikrinin hiç sorulmadığını dile getiriyor.
Lou'nun doğumgününde, annesi kutlamaya eşlik etmesi için Will'i de akşam yemeğine davet ediyor. Erkek arkadaşı Patrick, Lou'ya güzel ama onun hiç tarzı olmayan bir kolye hediye ederken Will de en sevdiği arı desenli, siyah-sarı renkli çoraptan hediye ediyor.
Louisa'nın Will ile ilgilenmesini Patrick kıskanmaya başlıyor.
Louisa, Camilla'nın oğlunun ötenazi teklifini nasıl kabul ettiğini anlamıyor fakat daha sonra Camilla ile konuştuğunda, Will'in intihar girişiminde bulunduğunu, hergün bu korku ile yaşamanın kolay olmadığını ve Will'in ısrarları sonucu kabul etmek zorunda kaldığını öğreniyor.
Birgün Will'e konser davetiyesi geliyor ve Will, Lou ile birlikte konsere gidiyor. Amacı daha önce hiç böyle bir deneyimi olmayan Louisa'ya güzel bir akşam geçirtmek.
Louisa, kırmızı elbisesi ile gittiği konseri çok beğeniyor. Sosyalleşme çabaları sırasında, Will'in eski kız arkadaşının gönderdiği düğün davetiyesi üzerine Will herkesi şaşırtıp o düğüne katılmak istediğini söylüyor. Düğünde eski kız arkadaşı Will'in gelmesine çok şaşırıyor ve düğünün sonlarına doğru Lou içkiden dolayı cesaretlenerek Will'den onu kucağında döndürmesini istiyor. Salonun ortasında kahkahalarla eğlenen bu çifte herkes bakakalıyor.
Bir gün Will'in evine bir adam geliyor ve Will ile bir süre odada konuşup gidiyor. Adamın adını araştıran Lou, onun bir vasiyet uzmanı hukukçu olduğunu öğreniyor.
Louisa'nın hazırladığı yurtdışı tatiline gitmeye bir gün kala Will zatürre olup hastaneye yatıyor ve tatil planları suya düşüyor. Fakat Will iyileşip hastaneden çıktıktan sonra, on günlük başka bir plan yapıyorlar.
Bu sırada erkek arkadaşı Patrick'in teklifi üzerine, Lou, onun evine yerleşiyor.
Bu on günlük tatil planını Patrick görüyor ve Lou'nun, Will'in ölmek istediğini açıklamasına rağmen, bu tatilin hiç hoş olmadığını, gitmemesi gerektiğini söylüyor. Lou gideceğini söyleyince Patrick artık sevilmediğini anlıyor ve ilişkileri sona eriyor.
On günlük cennet gibi bir yerde geçirilen macera dolu güzel bir tatil sonrasında, Lou, Will'e onu sevdiğini ve bu şekilde de birlikte olabileceklerini söylüyor fakat uzun uğraşlar sonrası Will'i ikna edememiş bir halde eve dönüyor.
Ötenazi randevusuna bir gün kala Lou'nun evinin etrafını gazeteciler sarıyor. Lou, bu sır kalması gereken haberi onlara Patrick'in söylediğini anlayınca, ona telefon edip kızıyor.
Annesinin itirazlarına rağmen randevu günü Will'in yanında olmak isteyen Lou İsviçre'ye uçuyor. Tüm çabalarına rağmen onu ikna edemeyen Lou artık ikna etmeye çalışmaktan vazgeçiyor ve vakti geldiğinde Will gidiyor.
Arkasında bıraktığı mektupta, Louisa'ya hayatını dilediği gibi yaşaması için iyi bir tutarda çek verdiğini yazıyor ve son altı ayının hayatı boyunca geçirdiği en güzel altı ay olduğunu söylüyor. Louisa Will'in hayatını değiştirmek için uğraşırken aslında Will Louisa'nın hayatını değiştirmiş oluyor.
Analiz:
Kitabın gerçekçi olması hoşuma gitti. Aşk hikayesinden ziyade, engelli bireylerin yaşadığı zorlukları göstermeye yönelik bir hikaye olduğunu düşünüyorum.
Verilmek istenen mesaj, karşımızdakinin hayatına karışamayacağımız ve onların seçimlerine saygı göstermemiz gerektiği olmuş.
Hikayenin gidişatı zaten Will'in hayatını sonlandırma isteğinden vazgeçmeyeceği sinyalleri veriyordu. Hatta mantıklı açıklamalarıyla böyle bir tercih yapılmasına bile saygı duyuyorsunuz. Yine de bir mucize olur mu diye bekliyorsunuz.
Ben daha çok, güzel bir aşk hikayesi olduğu beklentisiyle okuduğum için biraz hayal kırıklığı yaşadım.
"Senden Sonra" isimli devam kitabında da Louisa'nın Will'in anısına neler yapacağını okuyacağız diye düşünüyorum.
Filmin fragmanında senaryo birebir aynı yazılmış gibi görünüyor.
Film Yorumu:
Filmi gerçekten çok beğendim. Kitabı okurken ağlamamıştım ama filmi izlerken gözlerim doldu. Kitaba çok sadık bir senaryo yazmışlar. Eksik kısımları vardı ama kitapta yazmayıp da senaryoya eklenmiş bir sahne yoktu. Özellikle, hikayenin en başı ve en sonu birebir aynıydı, bu da, okuyucuyu memnun ediyor.
Oyuncuları da çok başarılı buldum. Rollerin hakkını vermişler. Konuyu bildiğim halde filmi sıkılmadan izledim.
Şimdi eksik olan bölümlere bakalım:
1. Louisa'nın ablası ile olan ilişkisi çok yüzeysel gösterilmiş. Kitapta Lou, ablasının zekasına hayranlık duyuyor fakat bir yandan da ablası hayatını yaşayacak diye, kendisinin çalışıp para kazanmak zorunda olmasına çok içerliyor. Ablasıyla oda kavgası yapıyorlar ve önceliğin hep onda olmasına sinir oluyor. Bu saydıklarımın hiçbiri filmde yoktu. Filmde sadece iyi anlaştığı bir arkadaşı gibi gösterilmiş.
2. Will Traynor filmde yeterince asık suratlı ve mutsuz değildi. Kitapta ölmek istemesi için yeterince sebep gösterilmişti. Zatürre olduğunda ölümden dönmüştü ve çok sık hastalanıyordu. Bu olaylar filmde dramatik gösterilmemiş.
3. Birlikte at yarışına gittikten sonra Will aslında at yarışlarından nefret ettiğini söyleyerek, ona hiç fikrini sormadıkları için kızıyordu. Kendisinin bir birey olduğunu ve bir şeylerin dayatılmasının saygısızlık olduğunu ima ediyordu fakat filmde hiç böyle bir tepki göstermedi hatta eve dönünce gülümsüyordu, çok şaşırdım.
4. Will'in babası kitapta başka bir kadınla birlikte ve karısından boşanmak üzereydi. Will de bunun farkındaydı. Filmde birbirine bağlı bir aile imajı çizilmiş.
5. Kitapta, kaleye gezmeye çıktıklarında Lou labirentte kayboluyordu ve Will onu kurtarmaya geliyordu. Filmde böyle bir sahne yoktu.
6. Lou, Will'in aslında ölmek istediğini eve gelen kız kardeşinin bağırışmalarından duyuyordu. Filmde Will'in kız kardeşi yok:)
7. Lou gerçeği öğrenince işi bırakıyor ve Bayan Traynor onun evine giderek onu ikna ediyordu. Filmde Lou işi bırakmayı düşünse de bırakmadı.
8. Lou erkek arkadaşının teklifi üzerine onun evine yerleşmişti. Filmde Patrick'in evi gösterildi fakat Lou'nun orda yaşadığı söylenmedi.
9. Kitapta, Patrick Will'i kıskandığı için, saklaması gereken sırrı gazetecilere anlatıyordu. Gazeteciler Will'in ötenazi olacağını öğrenince Lou'nun kapısına dayanıyorlardı ve Lou Patrick'i arayıp kızıyordu. Filmde Lou, Will'in bu sırrını Patrick ile paylaşmadı bile.
10. Lou internette araştırma yapıp aslında bu şekilde de birlikte olabileceklerini öğrenip Will'i ikna etmeye çalışıyordu fakat filmde Lou'nun ikna çabaları kitaba göre daha azdı.
Benim dikkatimi çeken farklar bu şekildeydi. Diğer adaptasyon filmlere göre başarılı buldum o yüzden film puanını yüksek veriyorum:) Ayrıca film puanlarını verirken kesinlikle IMDB'ye bakmıyorum, sonrasında baktığımda, çoğunda, aşağı yukarı aynı puanı vermiş olduğumu görüyorum:)
Kitap Puanım: 7.1 / 10
Film Puanım: 7.5 / 10
Film Müzikleri:
https://www.youtube.com/watch?v=LNJnQtwbzmM - Imagine Dragons, Not Today
https://www.youtube.com/watch?v=nSDgHBxUbVQ - Ed Sheeran, Photograph
Tam sizin yazım tarzınızda bir blog arıyordum,sonunda buldum.Başından sonuna olayların aktarıldığı ve kendi görüşlerinizin olduğu...teşekkürler
YanıtlaSilİlginiz için ben teşekkür ederim:) iyi okumalar..
Sil