24 Aralık 2015 Perşembe

ÜTOPYA (Utopia)


Bambaşka bir yerde, yeni bir dünyada ilk ağlama, ilk nefes alma...
Marco, Alex ve Jenny yeniden doğdular fakat bu sefer farklı olan, yeni hayatlarının bebekliklerinden yani sıfırdan başlamasıydı. Bu hayatlarında üçü de evlatlık alınmışlardı ve Alex'in bir kız kardeşi vardı.

Alex, oniki yaşındayken Marco'nun yanına gidip ona, çok saçma bir rüya gördüğünü söylüyor ve rüyasında kız kardeşi ile öpüştüğünü anlatıyor. Marco ise bunu zaten biliyormuş gibi davranarak, Alex'e bu rüyasını mutlaka kız kardeşine anlatması gerektiğini söylüyor. Alex cevap veriyor: "Bunu asla yapmam, Jenny delirdiğimi düşünür."

Marco, aldığı bir ilaç sayesinde fiziken komaya giriyor fakat asıl amacı bu sırada Memoria'ya geri dönüp neler olup bittiğini anlayabilmek.Marco'nun hayata dönmesini bekledikleri sırada Jenny de gördüğü tuhaf rüyalardan Alex'e söz edince, iki genç, birbirlerine olan çekime karşı koyamayıp birlikte oluyorlar.
Daha fazlasını yazmaya devam etmeden önce karakter künyesi not etmek istiyorum çünkü serinin sonlarına doğru karakter sayısı çoğalıyor.
  • Ivan      : Ütopya adını verdikleri mevcut düzenin kurucusu.
  • Dana     : Ivan'ın yetenek sahibi kızı.
  • Desner  : Dana'nın emir kulu.
  • Thierry : Ivan'ın eski sağ kolu.
  • Mark    : Thierry'nin arkadaşı.
  • Ian         : Marco'nun uzun süre yaşadığı Gea'daki adı.
Anna, onları bu yeni dünyada, Sam-en'de henüz bulamıyor fakat bir önceki hayatlarına yani, denizaltı araştırma gemisinin bulunduğu yere, Gea'ya gittiğinde, Alex ve Jenny'nin aslında görevliler tarafından öldürülmediğini anlıyor. Yeteneklerini incelemek ve kullanmak için onları bir hasta odasında kontrol altında tuttuklarını görüyor ve ikisini ordan kurtarmak için harekete geçiyor.
Odalarına girdiğinde Alex onu tanıyor ve adını söylüyor, bunu farkeden diğer doktor Thierry, Anna'nın üstüne gitmeye başlıyor, soruları ile onu sıkıştırıyor. Anna, yakalanma ve cezalandırılma korkusu ile şüpheleri üstünden atmaya çabalarken Thierry, kendisinin de Anna'nın tarafında olduğunu ve çocukları kaçırmak için ona yardım edeceğini itiraf ediyor.
Çocuklarla birlikte güvenlik engellerini aşarak kaçmayı başaran Anna ve Gea'daki düzenin kurucusu ve sahibi olan Ivan'ın eski yardımcısı Thierry, iki arkadaşının bulunduğu yere gidip saklanıyorlar. Orada, yeteneklerini köreltmek ve yaşadıklarını hatırlayamamaları için, Gea'daki doktorlar tarafından sürekli ilaç enjekte edilen iki gence başka bir iğne yapıyorlar ve hafızalarını geri kazanmalarını sağlıyorlar. Anna, Marco'nun nasıl hapse atıldığını o akşam Thierry'den öğreniyor.
Sıradaki planları Marco'yu kurtarmak.

Sam-en'de, Marco, Alex ve Jenny'yi aramaya devam eden Anna nihayet onları buluyor ve bir gece üçünün odasına not bırakıyor. Sabah olduğunda, üçlü bir araya gelip konuşurlarken bir anda Anna yanlarında beliriyor. Alex ve Jenny, Marco'yu Sam-en'de bırakıp, Anna ile birlikte Gea'ya dönüyorlar.

Kitabın kapak resminde, Thierry ve ekibinin Marco'yu kurtarmak üzere harekete geçtikleri zaman dikkati başka yerlere çekme amaçlı yaktıkları gökdelenleri gösteriyor.

Babasını sevmediği için, onu ofisinde öldürdükten sonra olaya intihar süsü veren Dana, yönetimin başına geçiyor ve Thierry'yi insanlara kötü gösterip yakalatmak için, içinde çocuklar varken bir ilkokulu patlatmayı planlıyor. Çalışanı Desner'a gereken hazırlığı yapmasını emrediyor. Patlamadan sonra da Gea tarihinde ilk kez yönetimden birinin yüzünü göstermesi olarak hatırlanacak bir televizyon konuşması yapmaya hazırlanıyor. Asıl amacı ise ekranda Thierry'nin fotoğrafını göstererek onu suçlu adı altında ifşa edebilmek.

Anna, Thierry, Mark, Jenny ve Alex binbir zorluk ve mücadele ile Marco'yu hapisten kaçırmayı başarıyorlar.
Bu sırada, Dana da planını başarı ile gerçekleştiriyor. İlkokul çocuklarının aileleri yasa boğuluyor. Dana ekranda Thierry'nin fotoğrafını gösterdiği sırada Thierry yayının frekansına girip okulu patlatanın Dana olduğunu ama neyseki kendisinin ekibiyle birlikte küçük çocukları, patlamadan çok önce alıp güvenli bir yere götürdüklerini ve çocukların orada ailelerini beklediklerini söylüyor!

Patlamadan öncesinde; Desner ile onu öldürmeyecekleri konusunda anlaştıktan sonra Thierry ve Mark, okuldaki çocukları kurtarmış. Desner, bu anlaşmanın karşılığı olarak onlara, patlamanın hangi okulda ve ne zaman olacağı bilgisinin yanısıra Dana ile yaptıkları telefon görüşmesinin kaydını da vermiş. Bu kaydı da yayın sırasında dinlettikleri için kimin iyi kimin kötü olduğu ortaya çıkmış oldu ve Dana hapse atıldı.
Desner'ın da daha sonra uçurumdan atlayıp öldüğünü kimse görmedi.

Hikayenin sonunda yaşlı Ian, son günlerini yaşadığının bilincinde, Memoria'ya geri dönmek istediğini açıklıyor. Gittikten sonra, oradaki araştırmalarında, Alex ve Jenny'nin onu tanımayan versiyonları ile karşılaşıyor ve ikisinin de daha rahat ve mutlu bir birliktelikleri olduğunu görünce, kendisini tanıdıkları versiyonları gözden geçiriyor. Kelebek etkisi ile tüm bu versiyonlara baktığında Marco'nun bu çift için hayırlı olmadığını, onlara iyi gelmediğini tespit ediyor.

Analiz:

Kitap, 140. sayfadan sonra iyice hareketlenmeye ve daha akıcı bir hal almaya başladı. Özellikle 200. sayfadan sonrası, hapishaneden Marco'yu kurtarma anları, aksiyon filmlerini aratmayacak nitelikteydi, hatta kitabın ilerde filmi de çekilsin diye bu şekilde yazılmış olduğunu düşünmeye başladım.

Telepati'nin ana karakterleri her ne kadar Alex ve Jenny gibi görünse de, Ütopya'daki varlıkları yok denecek kadar azdı çünkü yok olmakta olan şehri Ütopyalıların elinden Thierry ve Mark kurtardı. Ayrıca, serinin sonunda asıl kahramanın Marco olduğunu gördük. Marco, Thomas Becker ve kahin gibi gerçeklerin, kendi zihninde oluştuğu için ortaya çıktığını anlatıyor.

Çok hızlı okunmaya gelmeyen, arada bir durup düşünülmesi ve sindirilmesi gereken bir seriydi. Bu yüzden bitirmek için düşündüğümden daha uzun süre harcamak zorunda kaldım. Hatta, kitabın yarısına gelene kadar ordan oraya süründürdüm diyebilirim.
Genel olarak Telepati serisini ele almam gerekirse, çok bayıldığımı söyleyemem ama değişik bir tecrübeydi, pişman olmadığımı belirtmeliyim. Seri mutlu sonla bitip, gülümsetti ama kesinlikle geriye dönüp tekrar okumak isteyeceğim bir üçleme değil. Bu üçlemedeki favorim ise Hafıza.

Seriden, hayallerimizin gücünün farkına varıp, zamanın, anılarımızın ve hayatlarımızın değerlerini bilmemiz gerektiğini, sadece bir değil, birden fazla hayatımız dahi olsa, her bir tanesi ayrı ayrı çok değerli olduğunu, sevdiklerimizi kaybettiğimizde aslında ölüm diye bir şey olmadığını, burdaki sonun başka bir yerdeki başlangıç olduğunu unutmamamız gerektiğini öğrendik.

Bu serideki kitapların kapak fotoğrafları, Pegasus Yayınlarından çıkan çoğu kitap gibi etkileyici olmuş. Kapak resimleri benim için önemli, beğenmediğim bir kapağı olan kitabı almıyorum genelde. Pegasus'un başarısı biraz da buna bağlı bence.

Bir üçlemeyi daha bitirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum:)
Başka eserlerle kıyaslama yapmam gerekirse, kesinlikle 5.Dalga daha güzeldi diyorum.

Puanım: 6.1 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder