30 Ocak 2016 Cumartesi

KURUCUNUN KIZI (The Book of Ivy)


Amerikan yazar Amy Engel'ın eseri "Kurucunun Kızı" akıcı anlatım dili ve sürükleyici konusu ile 267 sayfadan oluşuyor. Bestseller olmamasına rağmen oldukça tanınan bir kitap.

Hikaye, yaşanmış bir nükleer savaştan sonra kurulan düzeni anlatıyor.
Lattimer ailesi onbin kişilik küçük ulusun yönetimine geçmiş ve önemli amaçlarından biri de ulusun nüfusunu kısa zaman içinde çoğaltmak. Bunun için de 17 yaşına gelen gençleri eşleştirip evlendiriyorlar.
Kurucu olarak adlandırılan Bay Westfall'un hedefi ise Başkan'ı öldürüp yönetime geçerek yeni bir düzen kurmak, çünkü Westfall'da yaşayan halk, mevcut yönetimin acımasız ve adaletsiz olduğunu düşünüyor. Bay Westfall aynı zamanda karısının intikamını bu şekilde almak istiyor çünkü eşini yıllar önce, kızı Ivy daha çok küçükken, Başkan Lattimer öldürmüş.

Bu iki aile arasındaki barışın devam edebilmesi için başkanın oğlu Bishop Lattimer ile Westfall ailesinin küçük kızı Ivy Westfall evlenmek üzere eşleştirilmiş. Annesini öldüren adamın oğlu ile evlenmek zorunda olduğu için bir hayli kızgın olan Ivy'nin misyonu ise Bishop'u öldürmek!
Hikaye, Başkanın oğlu ve Kurucunun kızının da içinde olduğu toplu evlilik töreni ile başlıyor.

Evlenme yaşına gelen gençler önce kişilik testlerinden geçiyorlar ve birbirlerine uygun kişilikteki karşı cins ile eşleştiriliyorlar. Kimsenin eşini seçme hakkı yok. Üstelik yeni evli çiftlerden en kısa zamanda çocuk yapmaları bekleniyor.
Bishop'un iki sene önce Ivy'nin ablası Callie ile evlendirilecek olması fakat o yıl evlenmek istemediğini söyleyerek kendisine ayrıcalık yaptırması da bilinen bir gerçek.

Bishop evlendikten sonra ailesinin malikanesinde yaşamak yerine kendisine ait başka bir evde yaşamaya karar vermiş ve düğünden sonra Ivy'yi o yeni eve götürüyor.
Evdeki ilk günlerinde ne yapacağını bilemeyen Ivy'nin aklından binbir türlü düşünce geçiyor. Bu gece Bishop'u atlatabileceğini, ablasının ona verdiği talimatları adım adım gerçekleştireceğini ve en sonunda Bishop'u mutlaka öldürmesi gerektiğini kendisine hatırlatıyor.
Ivy'nin hiç konuşmaması üzerine ortamdaki gerginliği azaltmak isteyen Bishop, sakince Ivy'yi karşısına oturtuyor ve konuşmak istediğini söylüyor. Ona, bu durumun kendisi için de çok zor olduğunu, istemediği sürece yanında uyumayacağını, evinde huzurlu olmasını ve sadece kendi gibi davranmasını istediğini söylüyor. Ertesi gün de Bishop'un sabah evden çıkıp akşama kadar gelmediğini gören Ivy daha rahat hareket ediyor. Fakat bu sefer de evde yalnız sıkılmaya başlayınca Bishop'a kitapları olsa daha iyi vakit geçirebileceğini söylüyor. Bunun üzerine Bishop, onu ailesinin evindeki kütüphane odasına götürüyor ve istediği kitabı istediği süreyle alabileceğini söylüyor. Birkaç gün sonra bir işe girip çalışmak isteyen Ivy, adliyede çalışmayı tercih ettiğini Bishop'a söylüyor, asıl amacı ise adliyede saklanan silahların yerini ve şifresini babasına bildirebilmek.

Daha önce Westfall halkı tarafından olduğu gibi Ivy'nin de acımasız olarak gördüğü, suç işleyenlerin şehrin dışındaki, hayatta kalması neredeyse imkansız olan koşullardaki topraklara, çitin arkasına atılması cezasını, Ivy adliye'de çalışmaya başladıktan sonra aslında yerinde bir karar olduğunu görüyor.

Zaman içinde Bishop'un içten ve sevgi dolu yaklaşımı Ivy'nin Bishop'a olan tepkili yaklaşımını ve düşüncelerini yumuşatmasını sağlıyor. Ivy, Bishop'un çok anlayışlı olduğunu ve hatta bu hayatta onu daha önce hiç bu kadar çok anlayan birisinin olmadığını düşünüyor.
Bishop bir haftasonu Ivy'yi nehre yüzmeye götürüyor ve çok eğlenceli vakit geçiriyorlar. Orada Bishop aslında okyanus kenarında yaşamayı hayal ettiğini anlatıyor.

Ertesi sabah Ivy, Bishop'un her sabah nereye gittiğini merak ettiği için, onu takip ediyor.
Bishop'un, çitlerin arkasına atılmış, ölmek üzere olan bir kıza ekmek ve su verdiğini görüyor ve onun yaptığı bu yardımı, kendi babasının bile, yardıma ihtiyacı olanlara yapmadığını düşünüyor. Bishop'un kimseye benzemeyen karakterinden ve vicdanlı oluşundan etkilenen Ivy, ondan hoşlandığını kabulleniyor. 
Takip edildiğinin farkında olan Bishop, Ivy'nin elinden tutuyor ve birlikte eve yürüyorlar.

Ivy, bir gece Bishop'a artık yanında uyumasını istediğini fakat birlikte olmaya henüz hazır olmadığını söyleyince Bishop mutlu oluyor ve Ivy'nin yanına uzanıp ona sarılıyor.
İkisi başbaşa konuşurken, Bishop Ivy'yi daha önceden hastanede gördüğünü ve onu gördüğü an, ne kadar derin ve güçlü bir kız olduğunu anladığını, sırf onunla evlenebilmek için iki sene önce Callie'yi atlattığını itiraf ediyor.

Bu sırada Callie, Ivy'yi planlarını bozmaması adına sürekli motive ediyor. Ivy'nin yavaş yavaş Bishop'u sevmeye başladığını gören ablası, ona hangi amaçla burada olduğunu ve bunu başaramazsa hiçbir zaman özgür bir hayatları olamayacağını üstelik annesinin intikamını da alamayacaklarını söylüyor.

Ivy, Bishop'un ailesi ile geçirdikleri bir akşam yemeğinde Başkan'ın geçmişte annesini tanıdığını öğrenince şoka giriyor. Sonraki gün Başkan ile özel olarak konuşmak isteyen Ivy, ondan annesini nasıl tanıdığını ve onu neden öldürdüğünü soruyor. Başkan Lattimer ona bu şekilde anlatıyor; annen ile önceden birbirimize aşıktık ama ben kuralları uygulamak adına birbirimize uygun olan eşlerle evlenmemizin doğru olacağını söyleyerek ondan ayrıldım, sonra annen de evlenip sizleri doğurduğunda onun mutlu olduğunu sanıyordum ama bir gün gelip bahçemdeki ağaçta kendisini astı.
Bu acı gerçeği öğrenen Ivy çok üzülüyor ve koşarak babasının yanına gidip ona neden yalan söylediğini soruyor. Babası ne kadar üzgün olduğunu dile getiriyor ve Ivy'yi intikam planlarını başarması adına yeniden dolduruyor.
Ivy kendi evine dönüyor ve kapıda Bishop'u görünce ona sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.

Zaman geldiğinde Ivy silahların yerini öğreniyor, pazarda ailesinin anlaşmalı olduğu satıcı adamla haberi gönderiyor. Daha sonra da Bishop'un ailesinin evinde, başkan'ın doğumgünü davetinde, odaya girip dosyaları karıştırarak adliyedeki silahlı bölümün şifresini buluyor. Şifreyi hemen babasına söylüyor yalnız tek hanesini farklı söyleyerek!

Ertesi gün, Callie ona, Bishop'u öldürmesi için bir şişe zehir veriyor. Ivy ise Bishop'u öldürmeyeceğinden oldukça emin. Planı ise kendisini zehirlemek. Eve gidip önce bir veda notu yazıyor sonra da zehri çekmeceye saklıyor. Aynı akşam Bishop ile evde otururlarken evi polisler basıyor ve aramalar sonucu dolaptaki zehiri buluyorlar. Nerden ihbar aldıkları bilinmeyen bu tespit sonrası Ivy'yi tutuklayıp götürüyorlar.

Adliye'de hiç direnmeksizin zehri kendi aldığını ve Bishop'u öldürmeyi planladığını söyleyen Ivy'ye Bishop inanmıyor. Babası ve ablası ise, sorgu sırasında, plandan haberleri olmadıklarını ve Ivy'nin dengesizin teki olduğunu söylüyorlar. Babası ve ablasının konuşmalarını, adliyede birlikte çalıştığı arkadaşının yardımı sayesinde duyan Ivy, herşeye rağmen suçu üstleniyor. Duruşma sonrası yaşadıklarına inanamadığı için çığlık atan Ivy'yi görevliler çitin arkasına savuruyor.

Analiz:

Kitap kapağı resminde obje olarak kullanılan bıçağın kitabın konusu ile alakasının olmaması beni çok şaşırttı. Bishop'u bıçakla öldürmeye çalışacak diye beklerken zehirleme fikri ile karşılaşınca kapak resmi anlamını yitirmiş oldu.
Çeviri, kitabın başlarında hiç iyi değildi. Yazım hataları da çok fazlaydı. İlk okumada anlaşılmadığı için aynı paragrafları dönüp tekrar okumak zorunda kaldım. Neyseki sonradan düzeldi, devam sayfalarında takılma yaşamadım.
Kitabın kategorisi distopya olarak geçiyor ama distopyalık bir durum yoktu açıkcası. Daha çok distopya sonrası ellerinde kalan elbise kumaşı ve kitap sayısının yetersizliğinden söz ediliyor ve eski alışkanlıklarını özledikleri dile getiriliyor bu yüzden distopya sonrası demek daha doğru olur.
Bu kitapta Ivy'nin ablası ve babasının Ivy'yi bu kadar kolay satmasına çok şaşırdım. Yazar, karakterlerin kişilik özelliklerini çok başarılı bir şekilde ortaya koymuş.
Ivy, annesi gibi duyguları ile hareket ederken, babası ve ablası da mantıkları ve arzuları ile hareket ediyor.
Devam kitabında neler olacak merak ediyorum.

Alıntı:

"Eğer kullanıldığının farkındaysan ve buna izin veriyorsan, gerçekten kullanılıyor olur muydun?"


Puanım: 7 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder