8 Kasım 2015 Pazar

5. DALGA (The 5th Wave)


Amerikan yazar Rick Yancey'nin eseri 5. Dalga,  460 sayfadan oluşuyor. Okuyacağınız sayfa sayısı ise 405 çünkü siyah sayfalara yazılan ara başlıkların her birine üçer sayfa ayrılmış.
"5. Dalga serisi" olarak adlandırılan üçlemenin bu başlangıç hikayesini Sonsuz Deniz ve Last Star (kitabın henüz Türkçe versiyonu çıkmadığı için orjinal adını yazdım) takip ediyor.

Anlatım dili akıcı, samimi ve espriliydi. Okurken güldüğüm yerleri çok oldu ve cümlelerde takıldığım herhangi bir anlatım bozukluğu yoktu, bu durumu hem yazara hem de çevirmene borçluyuz.

Kitabın konusu, uzaylıların, insanları kütleler halinde yok ederek, dünyayı ele geçirme istekleri.
Bunu bize 1. Dalga'dan itibaren, 16 yaşındaki kız Cassie anlatıyor. "Uzaylı istilası" denince çok klasik bir konu olduğunu düşünebilirsiniz fakat yazar, farklı bir kurguyla, başarılı bir macera ortaya çıkarmış. Bilim-kurgusunun akla yatkın işlendiği bu gençlik romanında, Cassie, 4. Dalga'dan 5. Dalga'ya giden süreyi yaşayarak, ilk 3 dalgayı ise geriye dönüp düşünerek anlatıyor.

Hikaye 4. dalga sırasında dışarıda tek başına kalmış Cassie'nin hayatta kalma çabası ile başlıyor. Cassie bu aşamada, kimseye güvenmeyen ve hayatta kalabilmek için önüne çıkan herkesi öldürmesi gerektiğini düşünen birisine dönüşmüş durumda. İstila başlamadan önce, annesi, babası ve beş yaşındaki erkek kardeşi Sammy ile sıradan bir hayat sürmekte. Okulda vasat popülerliği ve vasat başarısı olan bir kız. Sevdiği havalı çocuk Ben Parish ise onun varlığının farkında bile değil.

1. Dalga - Işıklar Söner
Birgün, Cassie ve diğer öğrenciler okuldayken, yakına bir uçağın düştüğünü görüyorlar ve o anda telefonların bataryaları dahil tüm enerji kaynakları bozuluyor. Okul yönetimi, öğrencileri spor salonunda topladıktan sonra, ailelerinin gelip onları alması için beklemeleri gerektiğini söylüyor. Arabaların sistemi de çöktüğü için Cassie'yi babası okuldan yürüyerek gelip alıyor. Dolayısıyla, tüm sokaklar da terkedilmiş araç yığınlarıyla dolmuş durumda kalıyor.
Cassie, Ben Parish'i son kez o gün gördüğünü ve onun 3. dalga sırasında öldüğünü söylüyor.
Babası Cassie'ye bugün yaşananların sorumlusunun bir elektromanyetik dalga olduğunu, şebekelerin imha edildiğini, uçakların da bu yüzden gökyüzünden yere çakıldıklarını izah ediyor.
1. dalga yarım milyon insanın canını saniyeler içinde alıyor!

2. Dalga - Sular Yükselir
İkinci dalga, kitapta sadece birkaç cümle ile anlatılıp geçiliyor;
Dünya nüfusunun yüzde kırkından fazlasının yaşadığı sahil şeritleri deprem sonrası oluşan tsunami yüzünden yok oluyor. Cassie ve ailesi sahilden uzakta yaşadıkları için bu durumdan hiç etkilenmiyorlar fakat bu dalga ilkini aratacak büyüklükte gerçekleşiyor.
Bir gün kadar sürede üç milyar insan ölüyor!
Gösterime girecek olan filmin fragmanında ise tsunami sahnelerine bolca yer verilmiş olduğunu gördüm. Cassie bunları çok ayrıntılı anlatmamış olsa da, "Hoşçakal New York, Güle Güle Los Angeles" diyerek o sahil kentlerine esprili bir edayla veda etmişti, bu yüzden filmde gösterilmesi yanlış olmaz diye düşünüyorum.

3. Dalga - Salgın
3.Dalga birkaç gün ile atlatılamıyor, tam 12 hafta sürüyor çünkü bu sefer salgın bir hastalık söz konusu. Bu salgın, yüzde doksanyedi öldürme oranına sahip bir virüs, Kızıl Tsunami. Havadan yayılan bu virüs önce akciğerlere yerleşiyor, öksürük, ateş ve başağrısı şikayetleriyle başlıyor sonra beyinden böbreklere kadar tüm organlara yayılıyor. Ağızdan, burundan hatta göz ve kulaklardan kan geliyor. Cassie, annesini bu virüs yüzünden kaybediyor. Üçüncü dalgadan geriye, bu hastalığa karşı doğal bağışıklığı olan kişiler kalıyor. Cassie, kardeşi ve babası, evlerini terkedip, diğer insanların toplandığı sığınak kampına gidiyorlar. İnsanlar burada yetkili kişilerin gelmesini beklerken, birkaç okul otobüsüyle askerler geliyor ve 16 yaşından küçük çocukları alıp güvenli bölgeye götürüyorlar. Kardeşini yalnız bırakmak istemeyen Cassie, babasının iknası üzerine onun askerlerle birlikte güvenli bölgeye gitmesine izin veriyor ve Sammy'ye onun arkasından geleceğine söz veriyor.
Kampa gelen asker ve komutanlar, çocuklar götürüldükten sonra kampta kalan insanları katlediyorlar. Kamptan uzaklaşmayı, babasının tehlikeyi anlaması sayesinde başarmış olan Cassie, babasının öldürülüşünü ağaçların arkasından izlemek zorunda kalıyor.

4. Dalga - Susturucu
Doğada yapayalnız kalan Cassie kardeşinin götürüldüğü yere gitmeye çalışıyor fakat komutanlar geride "yeşil göz" denen bir küre bırakıyorlar. Cassie, babasının ona verdiği tüfekle kaçmaya başlıyor fakat yeşil bir patlama dalgası ile yaralanınca bir aracın altına saklanıyor. Dışarda onu vurmayı bekleyen biri olduğunu biliyor ve buna rağmen orada bacağındaki kan kaybından ölmektense, büyük bir cesaretle ayağı kalkıyor. Onun bu yaşam umudundan etkilenen susturucu, tetiği çekemeyip, geri dönüyor. Yaralı bacağı ile hayatta kalmaya çalışan Cassie, kar fırtınasını arabaların içine sığınarak atlatmaya çalışıyor fakat kar kalınlığı bir metreyi bulunca soğuktan donarak kendinden geçiyor.
Ayılırken kendisini sıcak bir yatakta yatarken buluyor. Gücü olmadığı için kalkamıyor fakat birisinin bacağını sardığını, üstüne gecelik giydirdiğini ve onu soğuktan kurtardığını anlıyor. Onu karlar içinde canlı olarak bulmuş olan Evan Walker odaya girip kendisini tanıtıyor ve Cassie tekrar gücünü toplayıncaya kadar ona kendi evinde bakıyor. Bir hafta sonra kardeşini bulmak için yola çıkmaya koyulan kızı Evan yalnız bırakmak istemiyor ve ısrarlar üzerine onu birlikte gitmeye ikna ediyor. Ormanda ilerledikleri süre boyunca şüpheleri dolayısıyla Evan'a güvenmeyen Cassie onu sorguya çekiyor ve Evan, kendisinin uzaylılardan biri olduğunu, onu arabanın altına saklandığında vurmak için bekleyen kişi olduğunu ve ona aşık olduğu için bunu yapamadığını itiraf ediyor. Aslında diğerleri gibi insanlara zarar vermek istemediğini fakat bunun onlar tarafından kabul edilmediğini anlatıyor. Varlıklarının seneler öncesinden insanların içinde yaşayarak geliştiğini, bu yüzden tıpkı insanlar gibi düşünmeyi bildikleri için bu denli tehlikeli olabildiklerini, kendi cinsinin saf bilinçten ibaret, arı varlıklar olduğunu, böylece insan bedenine yerleşebildiklerini açıklıyor. Hem insan hem uzaylı olduğunu Cassie'nin elini tutarak hissettiriyor.
Daha sonra da, Sammy'yi kurtarmak için gidecekleri o askeri bölgeyi bildiği için kurtarma planları yapıyor.

Harikalar Diyarı 
Otobüsler dolusu çocuğun getirildiği güvenli bölgede askerler çocukları teker teker sağlık kontrolünden geçiriyor. Hastalıklı olmayan çocuklar "Harikalar Diyarı" olarak adlandırılan bir makineye bağlanıyor ve geçmiş hayatlarının haritası çıkarılıyor. Ardından onları takip edebilmek amacıyla enselerine küçük bir takip cihazı yerleştiriliyor. Çocuklar burada koğuşlar halinde çok ağır şartlarda savaş eğitimi görüyor ve Sammy'nin kaldığı koğuşta bulunan çocuklardan birisinin de Ben Parish olduğu ortaya çıkıyor!
Amaçlarının, uzaylılara karşı dünyayı korumak için savaşmak olduğu söyleniyor. Çocuklar bunu söyleyen komutanların, sığınak kampındaki insanları öldüren kişiler olduğunu bilmiyor!

5. Dalga - Biz
Gittikleri bir operasyonda, Ben Parish ve ekibi, enselerine yerleştirilen cihazın bir tabletle uzaktan izlendiğini ve tabletin üzerindeki herhangi bir ismin üzerine basıldığında o kişinin öldürülebildiğini ortaya çıkarıyorlar. Burdaki asıl amacın, kişileri birbirine düşürüp kaos ortamında birbirlerini vurdurmaya çalışmak olduğunu ve böylece 5. dalganın geriye kalan insanlığın ta kendisi olduğunu farkediyorlar. Bunun ardından Ben Parish ve ekibi de bir plan yapıyor.

Cassie, yaptıkları planlar üzerine bölgeye girmeyi başarıyor fakat Harikalar Diyarına girmemek için hemşireyi bayılttığı sırada ortalık karışıyor çünkü aynı zamanda Ben Parish de Sammy'yi kurtarmak için bölgede onu arıyor ve komutanlar bu duruma uyanıyor. Kırmızı alarm sırasında kaçışmalarla geçen mücadelelerin ardından Sammy'ye ulaşan ilk kişi ablası oluyor. Sonra, Cassie, kardeşi ve Parish bölgeden kaçarak ayrılırken Evan arkalarından askeri bölgeyi ateşe verip yok ediyor.

Yoğun aksiyon içeren bu bölümden sonra kitabın sonuna geliyoruz. Üsten kilometrelerce uzakta bir otoban üst geçidinin altında hepbirlikte dinleniyorlar. Cassie, kendisini Ben Parish'e hatırlatmaya çalışıyor ama pek çabası yararlı olmuyor. Ufukta şafağın sökmesini izlemeleri son sahne oluyor.
Bu arada benim aklıma, Evan'ın henüz yanlarına gelmemiş olduğu takılıyor. Bunun cevabını ikinci kitapta alacağımı düşünüyorum.

Kitabın kurgusu o kadar güzel ve ince işlenmiş ki, ilk kez bir özet yazarken bu kadar zorlandım. Günlerimi aldı diyebilirim çünkü kitabı bitireli bir hafta oldu fakat yazmam için konuyu toparlamam hiç kolay olmadı, sayfaları yeniden gözden geçirmek durumunda kaldım.
Kesinlikle tavsiye edeceğim bir macera kitabı.


Kitabın uyarlamasının çekildiği film 2016 Ocak ayında gösterime girecek, eğer görsel efektleri güzel hazırlanmış olup, kitabın içeriğini aynen aktarmayı başarabildilerse, aksiyon dolu bir macera bizi bekliyor demektir.Filmi izledikten sonra film analizini de buraya ekleyeceğim.
Sonsuz Deniz'de görüşmek üzere..

Film Yorumu:

5.Dalga filmini izledim ve genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Senaryoda mümkün olduğunca kitaba bağlı kalmaya çalıştıklarını farkettim. Özellikle ilk sahne, yani, Cassie'nin yaralı adamı vurması birebir aynı yapılmış, çok başarılıydı. Fakat buna rağmen kitapla farklı olan birçok yer tespitim de oldu elbette.
İlk olarak, filmin başlarında Cassie'nin iç sesine yer vermeleri güzel olmuş zaten aksi takdirde hikayeyi aktarmak için kitabın konusunun dışına çıkmak gerekirdi. Yine de, iç sesi kısa kesmişler diye düşünüyorum, bir süre daha devam ettirmeleri daha sürükleyici olurdu.

Kitapla film arasındaki farklılıklara gelince;
  • Film, istiladan önce, Cassie ve arkadaşlarının bulunduğu bir partiyi gösteriyor, görünce, "parti mi? ne alaka?" dedim çünkü kitapta böyle birşey söz konusu değil. Filmin en saçma yeri belki de burasıydı. Okul ortamını göstermek daha iyi olurdu. Gerçekten niye böyle birşey yapmışlar ki??
  • Yukarıda da yazdığım gibi, deprem ve tsunami sahnelerine yer verilmiş. Kitapta Cassie kısaca bahsedip geçmişti ama izlemesi de güzel oldu.
  • Salgın sırasında annesinin hasta olduğu anları hiç göstermemişler, sadece evin bahçesine gömdükten sonra başında durduklarını çekmişler, annesi ile ilgili ayrıntıya girmeleri gerekirdi.
  • Askerler küçük çocukları üsse götürmek için geldiklerinde Cassie yaşı büyük kaldığı için otobüse alınmamıştı, filmde ise, Sammy ayıcığını odada unutmuş ve onu isteyince Cassie koşarak gidip alıyor fakat otobüs hareket etmiş olunca yetişemiyor. Ben askerlerin almadığını görmek için hazırlamıştım psikolojimi :)
  • Kitapta babası askerlerden şüphelenip Cassie'nin kalabalık ortamdan uzaklaşmasını sağlayarak kızının hayatını kurtarıyordu aslında ama filmde Cassie tesadüfen uzakta kalmış gibi çekilmiş ve babasını öldürdükleri sahne çok soğuk kalmış. Kitapta o an Cassie, ormanın içinde izlediği yerden çığlık atmıştı ve askerler "göz onun icabına bakar" deyip gitmişlerdi. Filmde ise sadece babasının öldürüldüğünü görüp koşmaya başlıyor.
  • Otobüsteki çocuklar üsse geldiklerinde Harikalar Diyarı denen makine ile zihinlerine bakılıyor olması gerekiyordu fakat filmde bu makina yetkililerin uzaylı olarak gösterdikleri çocukların başında takılıydı sadece.
  • Üste askerler çocukları eğitmek için çok sert davranıyorlardı, bunu hiç göstermedikleri gibi eğitim aşamalarını da hızlıca göstermişler.
  • Cassie, bacağından vurulduktan sonra kar fırtınası içinde donarak kendinden geçiyordu, filmde kar tanesi bile görmedik!! Çok mu zordu biraz kar yağdırmak anlamadım?
  • Evan Cassie'ye evde bakarken, yanına yatıp ona sarılıyordu ve "beni sen kurtardın" diyordu. Evdeki öpüşme sahnesini ve bu romantik yakınlaşmayı neden atladılar acaba? Onun yerine ilerleyen sahnede, ormanda bir arabanın içinde öpüştüklerini göstermişler. Ormanda Cassie Evan'dan şüphelenmekten başka birşey yapmamıştı oysa!
  • Cassie, şüpheleri doğrultusunda Evan'ı sorguya çekip ona uzaylı olduğunu itiraf ettirmişti ve Evan bunu hissettirerek anlatmıştı. Filmde ise, yine kitapla çok alakasız bir şekilde, onlara saldırınlarla dövüşürken Evan'ın süper güçlü olduğunu gören Cassie tehlike geçtikten sonra Evan'a "sen nesin?" diye sorup kaçmaya başlıyor.
  • Üsten operasyon için ayrılan Ben Parish ve ekibi, oynanan oyunu fark ettikten sonra ayrıntılı bir plan yapmışlardı fakat filmde plandan söz edilmiyor.
  • Cassie üsse girdiğinde Sammy'yi bulup kaçırmak için zorlu yollardan geçmişti, filmde çok zahmete girmemişler.
  • Kitabın sonunda Ben Parish Cassie'yi öpüyordu. Filmin sonunda çok bekledim ama olmadı.
Analiz:

 Kısaca, ben kitabı okumadan filmi izlemiş olsaydım, bilimsel açıklamaların ve duyguların yetersizliği açısından sıradan ve yavan bulabilirdim. Bir yandan da, distopya ve macera filmi olarak ele almış olsam beğenirdim. Kitap okumanın farkı hep burda.
Ayrıca, senaristlerin ve film ekibinin kitapları özellikle birebir uyarlamadıklarını düşünüyorum. Yapamadıklarından değil de yapmak istemediklerinden, kitap da filmden sonra okunsun diye..
IMDB puanı: 5.2  /10

Kitap Puanım : 9.2 / 10
Film Puanım : 8.5 / 10

2 yorum:

  1. gerçekten muhteşem kurgu ve mükemmel bir distopya türüne örnek karanlık zihinler serisini tavsiye ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seriyi aldım, sıra gelince okuyacağım:)

      Sil