18 Mart 2017 Cumartesi

BEN OLMEDEN ONCE (Before I Fall)


New York Times çoksatan yazarı Lauren Oliver'ın filme uyarlanan romanı "Ben Ölmeden Önce" 492 sayfadan oluşuyor. Anlatım dili basit ve akıcı. Hikaye Connecticut, Amerika'da geçiyor.

Tek bir günde kısılıp kalmak.
Aynı günü yedi kere, farklı şekillerde yaşamak.
Kurtulmanın yollarını aramak.
Öldüğüm gün. 12 Şubat Cuma.

Samantha Kingston, kısaca Sam, en yakın arkadaşları Elody, Ally ve Lindsay ile Thomas Jefferson Lisesi'nin en popüler kızlarından. Her sabah birlikte arabayla okula gidiyorlar ve her yıl, Eros Günü'nde en çok gülü Lindsay alıyor. Güller hayranlar tarafından gönderiliyor ve en çok gülü alan popülerliğini damgalamış oluyor.

12 Şubat Cuma günü, Eros günü, Sam kardeşi Izzy tarafından uyandırıldıktan sonra, kapıda onu arabayla bekleyen Lindsay'nin ön koltuğuna oturuyor ve hep birlikte okula gidiyorlar. Elody, ön tarafa hep Sam'in oturmasından yakınıyor ve bir yandan donutlarını yerken bir yandan da o gece ilk kez erkek arkadaşı Rob ile birlikte olacak olan Sam'e takılıyorlar.

Çocukluğundan beri Sam'e hayran olan Kent akşam evinde büyük bir parti düzenlediğini ve onu da beklediğini söylüyor. Kızlar partiye gitmeye karar veriyorlar. Rob ile o akşam birlikte olmayı planlıyorlar fakat bu hiçbir zaman gerçekleşmiyor.

Eros gününde en çok gülü yine Lindsay alıyor. Sam de başta Rob ve Kent olmak üzere gerektiği kadar gül topluyor. Okulun sidikli olarak tanına kızı Juliet Skyes her yıl olduğu gibi bir tane gül alıyor, ona bu gülü üzerindeki not ile birlikte Lindsay gönderiyor. "Belki seneye ama muhtemelen olmaz".

Sam partiye gittiğinde Rob'u sarhoş halde buluyor ve kızların yanına gidiyor. Bir anda sessizlik olunca dönüp baktıklarında kapıda korkusuz bakışlarla duran Juliet'i görüyorlar. Juliet tehlikeli bir şekilde dördünün önünde duruyor ve hepsine teker teker "sen bir kaltaksın" diyor. Bunun ardından Sam çok sinirlenip onu itiyor ve Lindsay de "sapık sapık" diye bağırmaya başlıyor. Herkes Lindsay'ye eşlik ediyor ve Juliet oradan uzaklaşıyor.

Rob, Sam'e hemen geri geleceğini, onu burda beklemesini söylüyor fakat dönmeyince Sam beklemeyi bırakıp kızlarla birlikte eve doğru yola koyuluyor. Müzik dinleyip şakalaşırlarken Lindsay birden sağ veya sol gibi birşey söyledip frene yükleniyor ama kazayı önleyemiyor.

2.Gün
Sam alarm sesiyle uyanıyor ve dün gece yaşananların gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Okula gittiğinde herşeyin normal olduğunu görünce deja-vu yaşadığını düşünüyor. Bu günü daha önce yaşadığını, neler olduğunu söylese inanmayacakları için kimseye anlatmıyor. Tarihin aynı olması ve gün içinde aynı şeylerin yaşanması üzerine artık deja-vu olmadığını anlıyor. Akşam partide yine Juliet'i itip geriye düşürüyor ve arabayla aynı kazayı yapıyorlar.

3.Gün
Sam alarm sesine uyanıyor ve yataktan çıkmak istemiyor. Annesine okula geç gideceğini söylüyor.
Bu akşam o arabaya binmemek için plan yapıyor. Kızları akşam partiye gitmemeye ikna ediyor ve birlikte Lindsay'nin evinde oturup film izliyorlar. Kaza yaptıkları dakika 12:39 geçince Sam derin bir nefes alıyor ve ölmekten kurtulduğu için içten içe mutlu oluyor.
Gece yarısından sonra uyumak üzerelerken telefon çalıyor ve Juliet'in silahla intihar ettiğini öğreniyorlar! Bu duruma çok üzülen Sam, Lindsay'nin rahatlığı karşısında şaşırıyor ve uyuyamayınca evde dolaşmaya başlıyor. Lindsay'nin eski yıllıklarını ve fotoğraflarını görüyor. Eskiden Juliet ile çok yakın olduklarını farkediyor fakat daha sonra ne oldu da Lindsay Juliet'ten bu kadar nefret etti bilmiyor. Bunu ertesi gün bunu öğrenmek üzere uykuya dalıyor.

4.Gün
Sam çalar saati duvara fırlatıyor. Arabada Lindsay'e çok kötü araba kullandığını, kendinden başka kimseyi umursamadığını ve buna benzer bir sürü laf ediyor. Lindsay çok şaşırıyor ve üzülüyor. Sam'i arabadan atıyor. Sam soğuk havada uzun süre yürüyerek okula varıyor ve diğer kız grubu ile takılmaya başlıyor. Derste bir süredir flört ettiği öğretmeni ile yakınlaşıyorlar ve bunu farkeden Kent ona daha iyisini hakettiğini söylüyor. O gün aldığı güllerin hepsini çöpe atarak herkesi şaşırtıyor. Bu günden sonra başka bir gün olmayacağını bildiği için umursamaz davranıyor. Annesinin kredi kartını çalıp dilediğince alışveriş yapıyor.
O gece partide yine Juliet'in geldiğini görünce Rob'un yanına gidiyor ve onunla yatıyor. Bir yandan da dışardan gelen sesleri dinliyor, Juliet'e yine "sapık" diye bağırıyorlar. Rob çok sarhoş olduğu için birlikte olmak yerine uyumayı tercih ediyor. Sam odadan dışarı çıkınca Kent ile karşılaşıyor ve ona eve gitmek istemediğini söylüyor. Kent onu bir odasında misafir ediyor.

5.Gün
Sam bu sefer okula gitmek istemiyor ve tüm günü kardeşi Izzy ile birlikte geçiriyor.
Gece Juliet'in intihar etmesini engellemek için Juliet'in evine gidiyor. Annesi kızının partide olduğunu söylüyor ve Sam partiye pijamaları ile gidiyor. Evin içinde Juliet'i arıyor ve onun en son banyoya girdiğini söylüyorlar. Kent, banyo kapısının kilidini kırdıktan sonra Juliet'in camdan kaçmış olduğunu farkediyorlar ve Sam evden çıkarak ormana doğru koşuyor. Karanlıkta kayboluyor ve Juliet'i de bulamıyor. O anda yoldan araç sesi geliyor ve sese doğru koşunca yolun kenarında duran Juliet'i görüyor. Ona yardım etmek istediğini söylüyor fakat Juliet donuk bakışlarla bunun yararı olmayacağını söyleyerek kendini gelen arabanın önüne atıyor. Gelen arabanın içinde Lindsay, Elody ve Ally var!
Sam çığlık atarken Kent geliyor ve soğukkanlı bir şekilde ambulansı arıyor. Olay yeri sakinleşince de Sam'i alıp eve götürüyor. Sam kaza yaptıkları gece Lindsay'nin sağ veya sol değil Skyes dediğini anlıyor. Kent'e arkadaşlarına ne olduğunu soruyor. Lindsay'nin ve Ally'nin durumunun iyi olduğunu fakat Elody'nin öldüğünü öğreniyor çünkü Elody ön koltuğa oturmuştu ve kazada en büyük hasarı ön sağ taraf almıştı! Sam kendisinin de bu şekilde öldüğünü anlıyor ve ailesine bunu nasıl açıkladılar acaba diye düşünüyor.

6.Gün
Sam bu sabah uyandığına mutlu oluyor. Bugünkü planı ise Juliet'e bir buket dolusu gül göndermek. Juliet en çok gülü alınca en popüler kız olacak ve intihar etmeyi düşünmeyecek.
Gece partide Rob'u ekip Kent ile vakit geçirirken Juliet'i görüyor. Hemen koşuyor ve Juliet'i alıp başbaşa konuşabilecekleri bir yere çekiyor. Juliet şaşırıyor ve ona "sen bir kaltaksın" diyor. Sam "evet öyleyim" diye cevap veriyor. Sam yardım edebilmek için konuşuyor fakat Juliet gülleri onun aldığını anlıyor. Onunla konuşurken eskiden Lindsay ile çok yakın olduklarını fakat asıl sidiklinin Lindsay olduğunu ve o zaman suçu Juliet'in üstüne attığını öğreniyor. Ardından Juliet hızlıca dışarı fırlıyor ve Sam de peşinden koşuyor. Yolun kenarına geldiklerinde Juliet bir kamyonun önüne atlamak üzereyken Sam onu yere deviriyor ve amacının Lindsay'nin arabasının önüne atlamak olduğunu, ondan intikam almayı istediğini sanıyordum diye bağırıyor. Juliet intikam peşinde olmadığını, bunun onlarla bir alakası olmadığını açıklıyor ve gelen minübüsün önüne atlıyor. Sam tüm bu yaşananların kör bir talih olduğunu anlıyor.

7.Gün
Sam sabah uyanıyor ve okula gidiyor. O gün okulda Rob'a ondan ayrılmak istediğini söylüyor ve Rob çok şaşırıp "benden ayrılamazsın" diyor. Sam böylece Rob'un kendini hep ondan üstün gördüğünü anlıyor ve Kent ile çıkmaya başlıyor.
Partide Sam Juliet'in önüne çıkıyor ve ona neyin peşinde olduğunu bildiğini söylüyor. Juliet inadından vazgeçmeyip Sam'i atlatıyor ve yine yola koşuyor. Sam arkasından koşup onu yine yol kenarında yakalıyor. Bu sefer Kent, Elody, Lindsay ve Ally de peşlerinden geliyor.
Juliet kendini yola attığı sırada Sam de yola fırlayıp Juliet'i arkadan itiyor ve onu yolun karşı tarafına savuruyor. O sırada gelen minibüs Sam'e çarpıyor!
Juliet Sam'in başına geliyor.
"Beni kurtardın. Beni neden kurtardın?"
"Hayır, tam tersi."

Analiz:

Kitabın başında her ne kadar Sam'in öldüğü belirtilmiş ve vurgulanmış olsa da, gerçekten öldüğüne, kitabın son sayfasına kadar inanmadım. Ben daha çok hastanede komada yatıyordur diye bekliyordum ama kızın gerçekten ölmüş olması acıklı bir son oldu. Yazar, hikayedeki heyecanı hiç eksiltmeden sürdürmüş. O gün içinde yaşanan ve buraya yazamadığım bir takım olaylar daha oluyor tabi. Kitabı çok kısa bir sürede merak içinde okudum ve okunmasını tavsiye ederim. Aynı günü yedi kere okumama rağmen hiç sıkılmadım. Hikayeyi birinci ağızdan okuyoruz yani bize her şeyi Sam anlatıyor.
Altmetni ise tabi ki, yaşadığımız her bir günün çok özel olduğu olarak okudum.

Kitabın kapak fotoğrafı gözüme çok hitap etmedi ve konusu ile de pek bir alaka kuramadım. Filme özel basılmış kapak çok daha güzel olmuş.

Bir de, kapağın üstünde "bu kitabı okurken gözyaşlarınız sel olup akacak" şeklinde iddialı bir yazı var fakat okurken değil ağlamak gözlerim bile dolmadı. Bu tür abartılı yorumlardan hoşlanmıyorum. Beklentiyi yükseltmekten başka bir işe yaramıyor.

Alıntılar:

"Amaç hiçbir zaman kendimi kurtarmak değildi. En azından düşündüğüm şekilde değil".

Gökyüzü kastedilerek;
"Galiba sır bu: Her şeyin eskisi gibi olmasını diliyorsanız yukarı bakmanız yeterli."

"...tüm bu olasılıklar aynı anda var oluyormuş gibi, yaşadığımız her anın altında farklı görünen binlerce farklı an varmış gibi..."


Film Yorumu:

İlk başta söylemem gerekir ki filmi çok beğendim. Çok güzel bir uyarlama olmuş çünkü Sam'in iç sesine yer verilmiş. Uyarlama filmler kitabın konusu ve gidişatıyla ne kadar aynı olursa filmi o kadar çok beğeniyorum. Bu film de baştan sona kitapla aynıydı, sadece sonlara doğru biraz kısaltma yapmışlar ama genel olarak film çok güzel olduğu için puan kıramıyorum.
Kitapla film arasındaki farklar ise bu şekilde;
Filmde beşinci ve altıncı günler yoktu fakat koskoca iki günün çekilmemiş olması büyük bir fark yaratmadı sadece görmek istediğim iki sahne oldu.
1. Sam'in Juliet'in evine gitmesi ve annesi ile konuşması sahnesi hiç yoktu.
2. Beşinci gün geçirdikleri kaza sonrasını ayrıntılı göstermediler. Juliet'e çarptıkları için kaza olduğunu ve kazada sadece Sam'in öldüğünü filmde belirtselerdi daha güzel olurdu.
3. Sam'in öğretmeni Daimler ile yakınlaşması hiç çekilmemiş.
4. Sam dördüncü gün Lindsay ile kavga ettikten sonra o gün okulda başka bir grup kızla takılıyor olması gerekirdi ama o kızlar ortada yoktu.
IMDB Puanı: 6.5

Film Müzikleri:

Gems - Without You https://www.youtube.com/watch?v=f8d0SZlEd8k
La Roux - Let Me Down Gently https://www.youtube.com/watch?v=rCodtbVEY5c

Kitap Puanım: 8.0 / 10
Film Puanım: 8.0 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder