Zülfi Livaneli'nin en çok sevilen kitabı Serenad 481 sayfadan oluşuyor. Anlatım dili akıcı ve basit. Kitapta tek bir konudan ziyade birkaç konu anlatılıyor bu nedenle kurgu bakımından özgün. Ayrıca, gerçek bir tarihi olayla kurgunun birleştirilmesi de kitabı eşsiz yapıyor. Hikaye 1970'li yıllarda geçiyor.
Maya Duran sekiz yıl önce eşinden boşanan ve küçük oğluna tek başına bakan bir üniversite görevlisi. Hikaye'yi bize Maya anlatıyor ve bu kitabı uçakta Boston'a giderken yazıyor.
Maya, İstanbul Üniversitesi'ne misafir olarak gelecek yaşlı profesör Maximilian Wagner'i karşılamak üzere şöför Süleyman ile havalimanına gidiyor. Yıllar önce, bir süre İstanbul Üniversitesi'nde görev yapmış olan Maximilian, Alman asıllı bir Amerikan. İstanbul'da geçireceği dört gün Pera Palas Oteli'nde kalıyor ve Maya ona arkadaşlık etmek üzere görevlendirilmiş.
Maya işlerin yoğunluğu yüzünden oğlu Kerem ile pek ilgilenemiyor ve onun bilgisayar başından kalkmamasından oldukça şikayetçi. Oğlu ile olan ilişkisini daha iyi bir hale getirmek istiyor fakat bunu nasıl yapacağını henüz bilmiyor. Maya, Maximilian'ı oteline bıraktığında bir aracın onları takip ettiğini farkediyor ve oğlundan Maximilian ismini internette araştırıp bilgileri toplamasını rica ediyor. Böylece hem oğluna uğraşacak iyi bir şeyler vermiş oluyor, hem de ilişkileri kuvvetleniyor.
Ertesi gün üniversiteye istihbarat örgütünden 3 adam geliyor ve Maya'dan Maximilian'ın yaptığı her şeyi onlara rapor etmesini istiyor. Maya onlara söz vermezken, bir süre sonra İngiliz Konsolosluk Ataşesi de Maximilian hakkında bilgi almak isteyince Maya Maximilian'ın kim olduğunu iyice merak etmeye başlıyor.
Maximilian sabaha karşı erken bir saatte Şile'ye gitmek istediğini söylüyor. Dondurucu soğukta, eski araba ile uzun süren yolculuk sonrasında Şile sahilinde duruyorlar ve Maximilian kemanı ile denizin karşısında bir eser çalmaya başlıyor. Bu sırada Maya, onun çaldığı bu Serenad adlı eseri uzaktan dinliyor fakat adam şarkının hep aynı yerinde takılıyor, notaları hatırlayamıyor. Adam uzun süre orada öylece durunca Maya merak edip yanına gidiyor ve onun soğuktan ölmek üzere olduğunu farkediyor.
Süleyman ile birlikte yakınlarda eski bir otel buluyorlar fakat otelde ısıtma olmayınca Maya adamı yatırıp, ısınması için üzerine yorganları kapatıyor. Bu arada, Süleyman da bozuk arabayı tamir ettirmek ve yardım bulmak için gidiyor. Birkaç dakika sonra, Maximilian'ın hala donuyor olduğunu gören Maya yorganların bu işi çözmeye yetmeyeceğini anlıyor. Üstündeki kıyafetlerini çıkartıp, vucut ısısı Maximilian'ı ısıtsın diye ona sarılıyor. Bu da fayda etmeyince Maximilian'ın kıyafetlerini de çıkartıp yorganın altından ona sarılarak uzunca bir süre yatıyor. Geri döndüğünde onları bu şekilde yatarken gören Süleyman olayı farklı anlayıp, Maya'yı aşağılayarak orayı terkediyor.
Maximilian'ın artık ısındığını ve kendine gelmeye başladığını farkeden Maya telefonla asker ağabeyini arayıp yardım istiyor. Ağabeyi ona bir araba gönderiyor ve Maya, Maximilian'ı hastaneye bıraktıktan sonra eve dönüyor. Bir yandan da, Süleyman'ın herkese olayı anlatacağından ve üniversite'deki işinden olacağından endişe ediyor fakat Süleyman ortalıkta görünmemekle birlikte sesini bir süre çıkarmıyor.
Maximilian iyileştikten sonra, Maya ile birlikte akşam yemeği yiyorlar ve Maximilian, aslında tüm ülkelerin ve hükümetlerin insan öldürebileceğini söyleyerek Struma olayını anlatmaya başlıyor.
Almanya'daki Nazi yönetiminden Maximilian ile beraber kaçmaya çalışan sevgilisi Nadia yolda alıkonuluyor. Uğruna Serenad adlı besteyi yaptığı sevgilisinin yıllarca İstanbul'a gelmesini beklerken bir gün Romanya'dan Filistin'e gidecek olan Struma isimli bir gemiye bindiği haberini alıyor. İstanbul'dan geçeceğini öğrenip onu gemiden almayı planlıyor. Fakat gemi İstanbul'a gelene kadar defalarca arıza yapmış ve motorları durmuş olduğu için resmen yüzen bir tabuta dönüşmüş. Romanya geminin geri dönmesini istememiş, Türkiye de yolcuların karaya çıkması için izin çıkartamamış.
Maximilian aylarca geminin kıyıya yanaşmasını beklemiş. Gemi, Şile sahili açıklarındayken tekne ile açılıp onu almaya giderken gemide patlama olmuş...
Sevgilisini orda kaybeden Maximilian Amerika'ya gitmiş. Daha sonra alınan bilgiye göre gemiyi Rus yetkililer patlatmış.
Hikaye'yi dinledikten sonra Maya derin bir üzüntüye boğuluyor ve böylece istihbaratın neden peşinde olduğunu anlamış oluyor. Yetkililer Maximilian'ın Türkiye'ye gelmesinin nedeninin eski olayları gün yüzüne çıkarıp intikam almak olduğunu sanıyorlar fakat Maximilian işi bittiğinde ülkesine dönüyor.
O sırada gazetelerde Maya ile Maximilian'ın ilişkisinin olduğu haberleri yazıyor ve Maya işten atılıyor.
Bir kaç gün sonra Maya, hastanede çalışan ve Maximilian'a bakan arkadaşından onun pankreas kanseri olduğunu öğreniyor. Bunun üzerine, Maximilian'ı ziyarete Amerika'ya gitmeyi planlıyor ve yanında uzun araştırmalar ve uğraşlar sonucu bulduğu Serenad notalarını ve batık gemi Struma'nın denizaltı video kaydını götürüyor.
Hasta yatağında notaları gören ve videoyu izleyen Maximilian çok mutlu oluyor ve değerli kemanını Maya'nın oğlu Kerem'e hediye ediyor ve vasiyet olarak da Maya'dan son bir şey yapmasını istiyor.
Maya Türkiye'ye döndüğünde Maximilian'ın küllerini Şile sahiline döküyor...
Daha sonra ailesinin yanına Bodrum'a gidip, Maximilian'ın tavsiyesi üzerine Nemesis adlı kitabın Türkçe çevirisini yapıyor.
Analiz:
Kitapta, Struma olayını, yalnız bir annenin hayat mücadelesini, Maximilian'ın hayatını, Maya'nın anneannesi ve babaannesinin hayatlarını, Hitler döneminin iç yüzünü, Serenad adlı eseri okudum ve öğrendim. Bu kitap okura çok şey katan bir eser.
Çok yüksek beklenti ile okuduğum kitaplar genelde beklediğim gibi çıkmaz. Bu kitabı da arkadaşlarımın övgüleri sonrasında alıp okudum ve ona rağmen kitabın sonlarında "çok güzel", "harika" demekten kendimi alamadım. Eğer bu zamana kadar benden başka okumayan kaldıysa tavsiye ederim:)
Kitabın puanını biraz düşük tutmamın nedeni ise, sonunda Maximilian'ın isteği üzerine küllerinin Karadeniz'e dökülmesi. Biliyorum, yahudi inancına göre cesetler yakılıyor fakat bu küllerinin tutulması olayı bana komik geliyor.
Puanım: 8.1 / 10
Livaneli'nin kısa bir süre önce okuduğum kitabı. Çok sevmiştim. Bloguna ilk defa geldim bu arada merhaba :)
YanıtlaSilMerhaba cnm, hoşgeldin :)
Sil