26 Nisan 2015 Pazar


Azra Kohen'in 600 sayfalık eseri "Fi", devam kitabı olan "Çi" ile birlikte çok satanlar listesindeydi. Eserin adı Altın Oran'ın simgesi olan sayıyı temsil ediyor.

Hikayenin konusu, sanat dünyasının arka mutfağı olarak özetlenebilir. Bir müzik öğretmeni, balerin, psikolog ve sosyetenin diğer bireylerinden oluşan karakterler romanın iskeletini oluşturuyor. Konservatuvarı, baleyi ve sanatçıların hayatlarını merak edenler için eğlenceli bir kitap olması çok olası. İçerik olarak kişisel gelişimin yanı sıra toplumsal gelişim de hedeflenmiş olduğu için fazla siyasi ve toplumsal felsefe barındırıyor, kendi potansiyelini bulup çıkarmak üzerine uzun konuşmalar, diyaloglar dönüyor; felsefe yapmaktan hoşlanmayanlar için sıkıcı olabilir. Eğer aksiyon bekliyorsanız 250. sayfalarda bile kayda değer bir olay olmuyor, genel anlamda konuşmalardan ibaret geçiyor. 300. sayfadan sonra olayların akışı hızlanıyor ve hikaye biraz daha sürükleyici bir hal alıyor. Karakter künyesi çok sayıda kişiyi barındırıyor bu yüzden başlarda adapte olmak da zor oluyor fakat biraz daha dikkatinizi verirseniz sorun kalmıyor.

Bu ilk kitapta en fazla psikolog Can Manay'ın, ilk görüşte aşık olduğu güzel balerin Duru'yu elde etmek, onu,sevgilisi Deniz'den ayırmak için yaptığı manipulasyonlar ön planda tutuluyor. Duru'nun, Can'ın kendisine olan ilgisini farkedip bu durumu sevgilisi Deniz'e açacak yakınlığı bulamaması ve Deniz'in, tek aşkı Duru'yu, kendi ilgisizliği yüzünden Can'a kaptırması ile hikaye devam ediyor.
Diğer karakterlerle de yollarının kesişeceğini, yazar, sürekli ileri atıfta bulunarak belirtiyor. Tabi kitapta çok sayıda karakter olduğu için çok sayıda da hikaye bulunuyor. Bilge'nin gösterişsizliği ama güçlü olması, Ada'nın Deniz'e olan pilatonik aşkı da bu hikayelerden biri.

Kitap genel anlamda ağza çalınmış bir parmak bal hissi bırakıyor, sanki bir "oluşum" eseri gibi yazılmış, aslında söylemek istediğini özellikle söylemiyor, sabretmeni bekliyor gibi. Bu durumu ilk kitap olmasına yorabilirim.
Ayrıca konusu daha çok sahne sanatları ve müzik olduğu için okuyucu üzerinde "müziği duysaydık, dansı görseydik daha iyi olurdu" hissi bırakıyor.
Kapakta yazan "Bu hikayenin sadece inanılamaz tarafları gerçektir" sözü beklentiyi çok yükselttiği için olsa gerek aradığımı bulamadım.

Anlatım dili ve konu farklılığı açısından ise, yazarın başarılı bir eser ortaya çıkarmış olduğunu söylemeliyim. Filmi çekilir mi bilemiyorum ama çekilirse ortaya güzel bir görsellik çıkar diye düşünüyorum.

Karakterlere alıştığım için ve ikinci kitabı da daha önceden almış olduğum için okumaya devam edeceğim. Çi'nin yorumunda görüşmek üzere.

Puanım: 5.8  / 10
 

Posted via Blogaway

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder